Yeşil İş Zirvesi’nde sürdürülebilir iş modelleri dönüşümü için yol haritaları belirlendi


Pandemi nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlenen zirvenin iki gününde de yurt dışından ve yurt içinden katılan konuşmacılar, en son gelişmeler ışığında özellikle sürdürülebilir iş ve yeşil iş dönüşümü yol haritalarını, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ortaya koyduğu risk ve fırsatları değerlendiren paylaşımlarda bulundu.

Sürdürülebilir finansman ve iklim fonları sürdürülebilir iş modellerini hızlandırırken ve pandeminin de etkisiyle artan dijitalleşmenin dünyanın sürdürülebilir geleceğini şekillendirdiğine dikkat çekti. Otomotiv, tarım, gıda, hızlı tüketim, yerel yönetimler gibi farklı alanlardan katılan isimler, sürdürülebilir dönüşümde tüketici alışkanlıklarındaki değişimin de büyük payı olduğunu vurguladı. 

Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, YEŞİL İŞ 2021 Zirvesi‘nin açılışında yaptığı konuşmada, insanoğlunun yeni ve değişen koşullara uyum sağlayabildiği, risklere karşı kendini güçlü konuma getirebildiği ölçüde sürdürülebilir olacağını vurguladı.

Covid-19 salgınının bu uyumla ilgili sorunları ortaya çıkardığını belirten Bursa, “Bu krizden şu dersi çıkarmalıyız. Dünyanın var olan dengesini bozmadan, başka sorunlar yaratmayacak şekilde, çevreyi ve ekosistem dengelerini koruyarak yolumuza devam etmeliyiz” dedi 

SCHNEİDER ELECTRIC YATIRIMLARINA DEVAM EDİYOR

Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı Bora Tuncer, sürdürülebilir dünya hedefi bakımından enerji verimliliğinin kritik önem taşıdığını vurgulayarak, “Enerji verimliliği teknolojilerimiz ve dijital dönüşüm çözümlerimiz ile Türkiye’de 40 yıla yakın bir süredir faaliyet gösteriyoruz. Türk iş dünyasına ve kamu sektörüne daha çevik ve esnek çözümler üreterek, enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için İnovasyon Merkezimiz dahil yatırımlarımızı kesintisiz sürdürme kararı aldık.

Yatırımlarımıza pandemi sürecinde de devam ettik. Bu dönemde özellikle enerjinin kritik önem taşıdığı hastaneler, veri merkezleri ve gıda sektörlerine uzaktan enerji yönetimi, bakım onarım hizmetleri, 7/24 servis desteği vermeyi sürdürdük” diye konuştu.

TÜRKİYE’DEKİ ODAK NOKTALARI: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, GENÇLER VE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Schneider Electric’in, 2030 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna sahip olmak taahhüdü verdiğini belirten Schneider Electric Global Strateji ve Sürdürülebilirlik Başkanı Olivier Blum da ‘Dönüşümün üstüne ve ötesine geçmek’ başlıklı sunumunda, “Sürdürülebilirlik taahhütlerimiz sadece operasyonlarımızda sürdürülebilir olmamızı sağlamakla sınırlı değil, aynı zamanda müşterilerimizin de daha sürdürülebilir olmasına yardımcı oluyoruz.

Bu olumlu katkı, Schneider Electric’in 2020’deki toplam gelirlerinin yüzde 72’sini temsil eden Yeşil Gelirler olarak ölçülüyor. Kısa bir süre önce, yeşil gelirimizi yüzde 80’e çıkarmayı ve müşterilerimiz için 800 milyon ton CO2‘den kaçınma sözü verdiğimiz 2021-2025 Sürdürülebilirlik Taahhütleri’mizi açıkladık” dedi. Blum, Schneider Electric olarak Türkiye’de odak alanlarının iklim değişikliği, gençler ve toplumsal cinsiyet eşitliği olduğunu vurguladı.

“İŞİMİZİ KARBON EMİSYONLARINI AZALTMA HEDEFİMİZE UYGUN ŞEKİLDE DÖNÜŞTÜRÜYORUZ”

Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, ‘Yeni bir çağ için enerji dönüşüm stratejileri’ başlıklı konuşmasında, “Geçen yıl küresel emisyonlar, Covid-19 salgınının yayılmasını önlemek için alınan tedbirler neticesinde yavaşlayan ekonomik aktiviteye bağlı olarak yüzde 5,8 geriledi. Bu, 2 milyar ton daha az karbon emisyonu salındığı anlamına geliyor. Ancak özellikle büyük ekonomilerde toparlanmanın başlamasıyla emisyonlar yıl sonunda yeniden artışa geçti. Bu düşüşün de gösterdiği gibi, karbon emisyonlarının yol açtığı iklim değişikliği küresel bir sorun, enerji dönüşümü bir veya birkaç ülkenin çabalarıyla değil, tüm dünyanın ortak hareketiyle mümkün olabilir” dedi.

Erdem, Shell’in iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik hedeflerini şöyle aktardı: “İlk hedefimiz, en geç 2050 yılına kadar tüm ürünlerimizin üretiminden ve operasyonlarımızdan kaynaklanan emisyonları net sıfıra indirmek. İkincisi; daha fazla yenilenebilir enerji ürünü satarak enerji ürünlerimizin net karbon ayak izini azaltmak. Üçüncüsü; daha temiz enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek üzere müşterilerimizle, farklı sektörlerle ve devletlerle birlikte çalışmak.

Elektrikli araçlar için şarj istasyonları, hidrojen, güneş ve rüzgâr enerjisiyle üretilen elektrik gibi daha düşük karbonlu enerjiler sağlayarak, işimizi karbon emisyonlarını azaltma hedefimize uygun şekilde dönüştürüyoruz. Havacılık, denizcilik, karayolu taşımacılığı ve sanayi gibi karbondan arındırılması zor sektörler de dahil olmak üzere farklı sektörlerden aynı hedefle süreçlerini dönüştüren müşterilerimizle iş birliği içinde çalışıyoruz.”

TÜRKİYE, AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI İÇİN EYLEM PLANI HAZIRLIYOR

“Yeşil Mutabakat ve net-sıfıra giden yolda fırsatlar ve zorluklar” başlıklı oturumda konuşan Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uluslararası ticarette oyunun kurallarını en baştan değiştireceği öngörüsüyle Bakanlık bünyesinde çalışmaları 2020 başında başlattıklarını söyledi. Sınırda Karbon Düzenlemesine ilişkin olarak Komisyon’a ülke görüşlerinin iletildiğini kaydeden Güçlü, “Türkiye’deki üreticilerin hiçbir şekilde Avrupa’daki benzerlerinden farklı bir muameleye tabi olmaması gerekiyor.

Üreticilere bu sistemlere adapte olması açısından yeterli zaman verilmesi ve ek maliyet getirmemesi de önemli. Türkiye’nin bu politikalara uyumu, AB’nin değer zincirlerinin rekabetçiliği açısından da önemli ve ülkemizin AB fonlarından yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. Gümrük Birliği ilişkimiz açısından da Avrupa’dan beklentimiz yakın bir diyaloğu tesis etmek. Nisan ayında görüşmelerimiz olacak, sonrasındaki süreçte yakın bir iş birliği sağlanabilmesi için çaba göstereceğiz” diye konuştu.

Türkiye’nin halen bir eylem planı hazırlığı yürüttüğünü belirten Güçlü, “İlk aşamada uygulanacak sektörlerde düşük karbonlu üretimi teşvik edecek yol haritaları hazırlanması, teşvik sisteminin gözden geçirilmesi, teknolojik altyapının geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, belgelendirmenin Türkiye’de yapılması ve AB’de tanınırlığının sağlanması, ülkemizde devam eden karbon fiyatlandırma mekanizmasına yönelik çalışmaların Sınırda Karbon Düzenlemesi esasında ele alınması gibi konular eylem planının belli başlı konularını oluşturuyor” dedi.

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI TÜSİAD’IN DA ÖNCELİKLERİ ARASINDA

“İş dünyasının gelecek stratejileri” başlıklı oturumda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Avrupa Birliğinin 2019 yılında açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sürdürülebilirliği merkeze alarak kararlı bir büyüme politikası başlattığını belirterek, “AB’nin yeni sürdürülebilirlik modelini, modern kaynak verimliliğine odaklanan rekabetçi bir ekonomi hedefi oluşturuyor. AB, Yeşil Mutabakat ile iklim değişikliğine yönelik mücadeleye yasal bir zemin kazandırarak, Paris Anlaşması ile uygulamasıyla küresel liderlik rolünü pekiştiriyor. TÜSİAD olarak AB Yeşil Mutabakat gelişmelerini yakından takip ediyor, bu konuda hazırlık ve çalışmalar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

DÖNGÜSEL EKONOMİ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ MODELLERİNE GEÇİŞ ÖNEMLİ YER TUTUYOR

Korozo Grup Genel Müdür Yardımcısı Warren Shaw ve European Plastics Converters Genel Müdür Alexandre Dangis’in de katıldığı döngüsel ekonomi ile ilgili oturumda, dünyada ve Türkiye’de döngüsel ekonominin önündeki engeller ve sunduğu fırsatlar farklı açılardan değerlendirildi.

Zirvenin ikinci gününde açılış konuşmasını yapan Belediyeler Birliği Başkanı ve  Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ve Fatma Şahin, yeşil ekonominin en önemli öncelikleri olduğunu belirterek, “Sevdiğim bir söz var: İklim biziz, biz değişmeliyiz, iklim değişmeyecek. Biz kendi yaşamlarımızı, önceliklerimizi, zihnimizi değiştirmek zorundayız. Bu tercih değil, bir zorunluluk” dedi. Pandeminin dijitalleşmenin ve akıllı şehrin önemini vurguladığını ifade eden Şahin, Gaziantep’te 3 ay önce Bilişim A.Ş. ve Enerji A.Ş. adında iki şirket kurduklarını söyledi.

İŞİN GELECEĞİNDE SIRADA NE VAR?

Fast Future CEO’su Rohit Talwar, sürdürülebilir bir insan yaşamı için sürdürülebilirliği ölçeklendirmenin büyük önem taşıdığını söyleyerek, “Sürdürülebilirliğin ölçeklendirilmesi; teknolojinin, dijitalleşmenin insan hayatını kolaylaştıran, kalitesini artıran ve sürdürülebilir kılan şekilde bilinçle hayatımıza entegre olması demektir.

İş dünyasının insan hayatının kalitesini ve sürdürülebilirliğini artırmaya yönelik bu bakış açısını, teknoloji kullanımını inovasyon ile birleştirerek stratejik yönetim modeline alması geleceği belirleyecektir. Dijital Demokrasi ve Gücün Yeniden Dağıtımı, yapay zeka, büyük veri, tahmine dayalı analitik, anında dil çevirisi, 5G, mobil blok zinciri, IoT, bulut, 3D / 4D baskı, genetik bilgi işlem, kuantum hesaplama, insan geliştirme, kapsamlı etkileşim gibi yakınsak üstel teknolojilere dikkat etmeye başlamamızı gerektiriyor” dedi.

NESTLE, GIDA ATIKLARININ BAĞIŞLA DEĞERLENDİRİYOR

Nestlé Türkiye Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Zeynep Sungu da ‘Artan Gıda Geleceğimizdir’ başlıklı oturumda, “BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden 17 tanesini kendimize pusula olarak edindik, bu hedeflerden 36 adet ilke çıkarttık ve bu ilkelerle iklim değişikliğine karşı bir mücadele başlattık. 190 ülkedeki, 400 fabrikamızda karbon ayak izlerimizi 2050 yılına kadar sıfıra düşürmeye söz verdik. Önceliğimiz, su kaynaklarının korunması, çevrenin korunması ve iklim değişikliğiyle mücadele. Nestle artık gıda atıklarının yüzde 90’ını bağışla değerlendiriyor” dedi.

AKADEMİ ÇEVRE KODLAMA SINIFLARI KURUYOR

‘Döngüsel ekonomi ve iş modelleri: Daha çok sat, daha az üret’ başlıklı oturumda konuşan Akademi Çevre ,Çevre ve Atık Yönetimi Direktörü Cem Ferda Tunçer 16 yıldır entegre döngüsel ekonominin kalbindeyiz. İnsan kaynağımız, alt yapımız, yüksek teknoloji kullanım tercihlerimizle atık yönetimi konusunda döngüsel ekonomiye katkıda bulunuyoruz” dedi. Elektronik atıkları tesislerimizde ayrıştırarak elde edilen değerli malzemelerin satışından gelen gelirle Türkiye’nin teknolojiye erişimi kısıtlı olan bölgelerinde hizmet veren kodlama sınıfları kuruyoruz.” 

Sürdürülebilir finansman ve iklim fonları  iş modellerinin değişimi için büyük önem taşıyor.

Sürdürülebilir finansman konulu oturumlarda Sürdürülebilirliğin  (ESG=ÇSY) daha da önem kazandığı ve artık birçok finansmanın koşulu haline geldiği ,EMPEA (Emerging Markets Private Equity Association) verilerine bakıldığında , Private Equity doğrudan yatırımlarında yatırımların içinde payının  neredeyse ¼’üne ulaştığı, kalanında ise şirketlerin yatırım sonrası iyileştirilmesi nin hedef alındığı,Global Sürdürülebilirlik Yatırımlarının  2020 yılında 45trilyon ABD Doları ile son 4 yılda ikiye katlanmış olduğu paylaşıldı.

Denizbank Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak da “Denizbank olarak 2002 yılında Tarişbank’ı satın alarak tarım sektörüne odaklandık. Bugün ilçelerin yüzde 90’ında hizmet veriyoruz. Samanı Temmuz’da, Ağustos’ta alamayan bir üretici zamanlamayı kaçırmış demektir. Biz onun bu ihtiyacı esnasında yanında olmaya odaklıyız.”diye konuştu.

Konu ile ilgili oturumlarda Avrupa Birliği regülasyonları başta olmak üzere sürdürülebilirlik alanında regülasyonlar, hem yatırımcıyı hem de şirketi yakından ilgilendirecek konuma geldiği,risk ağırlıklarında bankaları da etkileyerek önümüzdeki dönemde finansman konusunda sürdürülebilirliğin  bir zorunluluk olmaya başladığı vurgulandı.Sürdürülebilirlik Bonolarının  daha ucuz finansman sağladığı ,yatırımcı ilgisinin yüksek olduğu  geçen tüm yıl 37Milyar ABD Doları olan tutara karşılık bu yıl daha şimdiden 23Milyar ABD Doları bono ihraç edildiği belirtildiği.

Türkiye’de halka açık şirketleri Sürdürülebilirlik konusunda kendi inisiyatifleriyle ve YOİKK, SPK ve BİST’in yönlendirici desteğiyle büyük ilerleme kaydedildiği belirtildi.

VEGAN ÜRÜNLERE TALEP YÜZDE 73 ARTTI

‘İş dünyasının dönüşümü: Business as usual nasıl yıkılıyor?’ başlıklı oturumda konuşan Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, gıda perakendesinin pandemiyle birlikte hızlandığını belirterek, “Dijitalleşme, sağlıklı beslenme, müşterinin müşterisini anlamak önemli bir etmen haline geldi. Son 3 ayda organik gıdaya talepte yüzde 34, vegan ürünlerde yüzde 73 artış oldu.

Meyve ve sebzede 15 farklı kategoride 8.500 ürünü yüzde 100 tarladan raflarımıza izlenebilir hale getirdik. Türüng ayrıca, gıda atığı konusunda kendi operasyonlarında, tedarikçi ve iş ortaklarında çalışmalar yaparak, 800 ton kadar atığı geri kazandıklarını ve bunları aş evlerine bağışlayarak 1,8 milyon öğün yemek sağladıklarını kaydetti.

HALUK KAYABAŞI: ZAYIF HALKAYI KORUYORUZ

Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı da “Kibar Grubu olarak sürekli değişim ve değişimi yönetme odaklıyız. İlk günden itibaren ‘Sağlık acil’ dedik ve çalışanlarımızın sağlığını önceliğimize aldık. Süreçlerimize paydaşlarımızı da dahil ettik. Zayıf halkayı korumaya özen gösteriyoruz. Krizi kaos olmaktan çıkartıp fırsata dönüştürecek çalışmalar yapıyoruz. 50 yıllık bir grup olarak, sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi tüm iş yapış biçimlerimize entegre ediyoruz. 13 sürdürülebilirlik önceliği belirledik. Toplam elektrik tüketimimizin yüzde 70’i kadar yenilenebilir enerjiden yararlanıyoruz” dedi.

HIZLA DEĞİŞEN TEKNOLOJİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİYOR

Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere ise şunları söyledi: “Hızla değişen teknoloji her şeyi değiştiriyor. İş yapış modellerinin dışında, tüketici profilinde de önemli değişiklikler var. Artık daha seçici bir tüketici var. En önemli kavram, güven. Grubumuz bünyesinde bir sağlık kurulu oluşturduk. Turizm, yeme, içme sektörlerinde en güvenli ortamın oluşması için çalıştık. Ofislerimizi, evden çalışan elemanlarımızı sağlıklı çalışmalarına devam etmeleri için gereken ortamı sağladık. Hibrit çalışma modelleri geliştiriyoruz.

Veriyi hemen her sektörümüzde yaratıcı olarak kullanmayı planlıyoruz. Otomotivde müşterilerimize sadece araç satmıyoruz, uçtan uca tüm ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetleri proaktif olarak sunuyoruz. Galata Port konusuna hız verdik.”

OTOMOBİL SATIŞLARINDA HİBRİT ARTIYOR, DİZEL GERİLİYOR, EŞARJ İSTASYONLARI KURULUYOR

‘Gelecek vizyonu ile dönüşümü ileriye taşımak’ başlıklı oturumda, Doğan Holding Otomotiv Grubu Genel Müdürü Kaan Dağtekin, otomotiv sektörüne de tüketicideki değişimin yön verdiğini söyleyerek, “Tüketici hızla değişiyor. 2019’da satılan araçların yüzde 55’i dizeldi. Bu yılın ilk iki ayında yüzde 21 oldu. 3-5 yılda beklediğimiz değişiklik iki ayda gerçekleşti. 

Brisa CTO Yardımcısı Murat Hepdurluk da “Dijital dönüşüm, son 5 yıldır odaklandığımız bir konu. Odaklandığımız alanların başında akıllı üretim sistemleri geliyor. Burada IoT destekli ekipmanlar kullanıyoruz. Süreç otomasyonlarını robotlarla yürütüyoruz. Bir sonraki konu, otonom araçlar. Servis ağımız otonom araçlara hizmet verecek durumda ve hazırız. Eşarj konusunda Türkiye’de 16 istasyon kuruyoruz” ifadelerini kullandı.

YEŞİL İŞ 2021 Zirvesi, Stratejik Çözüm Ortağı olan Schneider Electric, Ana Sponsor Shell ve Akademi Çevre,Nestle.Altın sponsorlar P&G Turkiye, Korozo Group, Denizbank, Metro Turkiye, Tencel, Kibar Holding, MG, Brisa olmak üzere önemli sponsorların destekleriyle gerçekleşiyor. Konferansın Ana Medya Sponsoru NTV.


NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun



Source link

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.