Toplumsal medyada tanıştığı kişinin özel hayatına ait fotoğraf ve görüntüleri Instagram’da paylaşarak ‘sapık’ tabirini kullandığı gerekçesiyle 7 yıla kadar mahpusu istenen ‘Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu, duruşmaya gelinlikle gitti. Soylu, “Şu an üzerimde müştekinin annesinin giydiğini söylediği gelinlik var. Bunu bana müşteki yolladı. Bunu rezil olmak değerine giydim” dedi.

‘Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu’nun toplumsal medyada tanıştığı A.E.’nin özel hayatına ait fotoğraf ve görüntüleri Instagram hesabının kıssa kısmında paylaşarak ‘sapık’ tabirini kullandığı gerekçesiyle ‘özel hayatın kapalılığını ihlal etmek’ ve ‘sesli, yazılı yahut imajlı bir mesaj hakaret’ hatalarından 7 yıla kadar mahpus istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı.

Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık Seyhan Soylu gelinlikle katılırken, taraf avukatları da hazır bulundu.

“KENDİSİNDEN ETKİLENDİM”

Sanık Seyhan Soylu savunmasında, müşteki A.E.’yi savcılığa şikayet ettiğini anlatarak, “Kendisini şikayet ettiğim için beni şikayet etmiştir. Hem sıhhat hem ruhsal durumum hiç güzel değildi. Tatilde teknede güneşlenirken bana bildiri attığını gördüm. İletisi açtığımda bana bir ses kaydı gönderdiğini anladım, ses kaydını dinledim. Akabinde birçok bildiri attığını gördüm. Kendisinden etkilendim. Beni etkileyecek kelamlar yazmıştı” dedi.

“BU KABAHATİ İŞLEDİM ANCAK…”

Yazdığı iletilerde A.E.’nin kendisine aşkını ilan ettiğini ve bir müddet yazıştıklarını söyleyen Seyhan Soylu, A.E.’nin kendisini Çeşme’ye çağırdığını anlattı. Soylu, “Çeşme’ye gittiğimde müştekiyi aradım ulaşamadım. Telefonunu toplumsal medyasını her şeyini kapatmıştı. Benimle dalga geçer üzere hareket etmişti. Ben de bu yaptığına sonlanarak davaya husus paylaşımları yaptım. Bu hatası işledim fakat bunu müşteki bana yaptırmıştır. Beni sanal alemde aşk oyunun içerisine çekmiştir. İstanbul’a döndüğümde müşteki yeniden beni aradı. Maksadı travmatik olaylar yaşayıp psikolojimin bozulmasına sebep olmaktı” sözlerini kullandı.

“AMAÇ ALAY ETMEKTİ”

Giydiği gelinliği A.E.’nin armağan ettiğini kaydeden Soylu, “Şu an üzerimde müştekinin annesinin giydiğini söylediği gelinlik var. Bunu bana müşteki yolladı. Bunu rezil olmak kıymetine giydim. Müşteki benden maddi bir çıkar sağlamadı. Yalnızca bir orta benden 20 bin dolar istedi. O parayı bir yere bırakmamı istedi. Ben parayı kese kağdına koyup yere bıraktım. Oradan ayrıldım uzaktan korumalarım orayı izledi fakat parayı alan olmadı. O gün müşteki ile yüz yüze görüştük. Benim üslubum olan bir insan değildi. Maksat alay etmekti. Benim hayatımı mahvettiler” dedi.

Seyhan Soylu’nun avukatı ise, hata duyurularında bulunduklarını söyledi.

“BİNDALLI YOLLADI”

Duruşmada tekrar kelam alan sanık Soylu, “Gelinliği sorgulattığımda şu an 45-50 bin TL çıkıyor ve antikadır. Yalnızca oyun oynamak için paraya kıyılmıştır. Bana bindallı yolladı. Bu şahısların maddi gelirleri güzeldir. Kendileri şımarıktır. Maddi külfetleri yoktur. Beşerler ile alay ediyorlar” formunda konuştu.

Müşteki avukatı ise sanığın beyanlarına karşı yanıt dilekçesi sunmak için müddet talep etti. Mahkeme talebi kabul edip duruşmayı erteledi.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ‘Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu ile müşteki A.E.’nin Instagram üzerinden tanıştıkları ve bir müddet arkadaşlık ettikleri anlatıldı. Müştekinin görüşmek istemediğinin belirtildiği iddianamede, Seyhan Soylu’nun ise müştekinin özel hayatına ait fotoğraf ve görüntüleri Instagram’da öyküsünde paylaştığı bilgisine yer verildi. Soylu’nun paylaşımında müştekiye ‘sapık’ biçiminde hakarette bulunduğunun aktarıldı.

Seyhan Soylu’nun alınan sözünde, suçlamaları kabul etmediği, müşteki ile toplumsal medya üzerinden görüştüğünü, tartıştıklarını söylediği belirtildi.

İddianamede, hatanın uzlaşma kapsamında olması nedeniyle taraflar ortasında uzlaşma sürecinin işletildiği aktarıldı. Fakat uzlaşma sürecinin olumsuz sonuçlandığı ve tarafların uzlaşamadığının anlaşıldığı kaydedildi.

Savcılık, Seyhan Soylu’nun ‘özel hayatın kapalılığını ihlal etmek’ ve ‘sesli, yazılı yahut manzaralı bir mesaj hakaret’ kabahatlerinden toplamda 2 yıl 3 aydan 7 yıla kadar mahpus ile cezalandırılmasını talep etti.

Kaynak: Sözcü

7 yıla kadar mahpusu istenen Sisi duruşmaya gelinlikle gitti yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Çiftlik Bank ana davasında tutuklu bulunan ‘Tosuncuk’ lakaplı ‘Mehmet Aydın ve ağabeyi Fatih Aydın’ın da ortalarında bulunduğu 20 sanıklı davada, iki kardeşin tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mehmet Aydın, kendi hesabına nazaran Türkiye’de 200 milyon lira pahasında malvarlığına el konulduğunu sav etti.

Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3 başka davaya tutuklu sanıklar Mehmet Aydın ve ağabeyi Fatih Aydın, Ses ve İmajlı Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Duruşmada 5 tutuksuz sanık ile taraf avukatları da hazır bulundu. 3 başka davada toplamda 34 müşteki yer aldı. Mehmet Aydın’ın avukatı müvekkilinin mal varlığı üzerindeki önlemlerin kaldırılmasını ve mal varlığının satılarak mağdurların ziyanlarının giderilmesi talebini tekrarladı. Ayrıyeten Mehmet Aydın’ın tahliyesini talep etti.

32 MÜŞTEKİ ŞİKAYETÇİ OLDU

Tek tek beyanları alınan 34 müşteki 4 bin ile 158 bin lira ortasında değişen ölçülerde para yatırdıklarını, yatırdıkları paranın bir kısmını alabildiklerini belirtti. Çiftlik Bank sistemine televizyon reklamlarından, toplumsal medyadan ve arkadaşlarından duyarak katıldıklarını kaydeden 34 müştekiden 32’si sanıklardan şikayetçi oldu.

Toplam ziyanının 30 bin ve 15 bin lira olduğunu söyleyen 2 kişi ise sanıklardan şikayetçi olmadığını tabir etti.

AYDIN: BİZ ÇİFTLİK OYUNUNA PARA YATIRIN DEMEDİK

Müştekilerin beyanlarının alınmasının akabinde kelam verilen Mehmet Aydın, yayınladıkları televizyon reklamlarında Çiftlik Bank oyununun reklamını yapmadıklarını öne sürerek “Biz Çiftlik oyununa para yatırın demedik. Orada sucuk, peynir üzere eserlerimizin reklamını yaptık. Ayrıyeten yapmış olduğumuz sistem içi mukavelesinde sistemin kapanması halinde 90 gün içinde fiyat iadesi yapılacak dedik. Beşerler 90 gün beklemeden şikayet ettiği için ödemeleri yapamadık” tabirlerini kullandı.

‘YURT DIŞINDAKİ MAL VARLIKLARIMIN DURUMUNU ÇÖZECEĞİM’

Mehmet Aydın, el konulan mal varlığının satılarak mağdurların ziyanlarının karşılanması talebini yineledi. Mahkeme Lideri da “Uruguay’da yahut Kıbrıs’ta el konulan malvarlığın var mı?” diye sorunca Aydın, “Toplamda 34 milyon liralık mal varlığım vardı 4 yıl evvel. Dolar kuru değiştiği için daha çok yükseldi. Mahkemenin gidişatına nazaran oradaki mal varlıklarımın durumunu da çözeceğim. Burada beraat edersem çözebilirim zira yurtdışında para kara para olarak gözüktüğü için bloke koydular” formunda karşılık verdi.

‘BANA BİR TANE PALAVRAMI SÖYLESİNLER’

Mehmet Aydın, “Müştekiler şu an salonda ben ne söylemişim ki palavra çıkmış. Dolandırıcılıkla suçlanıyorum. Bana bir tane palavramı söylesinler, ben de nasıl dolandırdığımı öğreneyim” dedi. Mehmet Aydın’ın bu cümlesinin üzerine müştekilerden birkaçının reaksiyon göstererek duruşma salonundan ayrıldığı görüldü.

‘DOLANDIRICI DİYE İFTİRA ATIYORLAR BİZE’

Kelam verilen Fatih Aydın ise müştekilerin hiçbirini tanımadığını ve kimseden para almadığını öne sürdü. Aydın savunmasında şunları söyledi: “Kendi istekleriyle kardeşimin şirketine işe girişmişler. Müştekilerin beyanlarında da para iadesi almaya başladıkları var. Dolandırıcı diye iftira atıyorlar bize. Ben suçlamaları kabul etmiyorum, tahliyemi talep ediyorum. Yurtdışında kaçak olarak yaşamadım. Yurt dışında çalışma müsaadem ve çocuklarım vardı. Ben kardeşimin şirketlerinden mal varlığı yapmadım, üzerime para çekmedim. Asgari fiyatla maaş karşılığı çalıştım. Haksız çıkar da elde etmedim.”

‘500 BİN LİRALIK DAİREMİ SATIP PARASINI VERDİM, PARAMI ALAMADIM’

Evvelki duruşmalarda şikayetçi olan müşteki Barış Hukukî ise sanıkların reklam vererek insanların inancını kazandıklarını belirtereke, “Bu formda biz yatırım yaptık, inandık lakin paramızı alamadık. Biz bu paramızı ne üzerinden alacağız, karşılayabiliriz diyorlar. Ben 500 bin liralık dairemi satıp yatırdım, artık pahası 2 milyon lira oldu. Ben Bitcoin alabiliyordum, altın alabiliyordum. Neye nazaran karşılanacak bu para? Ben bunları sormak istiyorum. Ben 3 üniversite mezunuyum 3 sene evvel intihar ediyordum. Mehmet Aydın buna karşılık verebilecek mi” diye sordu.

AYDIN: 200 MİLYON LİRA PAHASINDA MAL VARLIĞIMA EL KONULDU

Avukatların beyanda bulunmasının akabinde tekrar kelam alan Mehmet Aydın, Türkiye’deki el konulan mal varlığının bedel tespitinin yapılmasını istedi. Aydın kendi hesabına nazaran 200 milyon lira kıymetinde Türkiye’de el konulan mal varlığının olduğunu sav etti. Mahkeme Lideri da müştekilerin ziyanının tespit edilmesinin akabinde Mehmet Aydın’ın mal varlığının bedelinin tespit edileceğini tabir etti.

TUTUKLU YARGILAMAYA DEVAM KARARI

Savcı sanıkların tutukluluk halinin devamını ve mal varlığına konulan önlemlerin devam etmesini istedi.
Orta kararını açıklayan mahkeme heyeti, 3 davada da tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanıkların mal varlığına konulan önlemlerin devamına da karar veren heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. (İSTANBUL-DHA)

Kaynak: Gazeteduvar

Çiftlik Bank davası: 34 milyon liram vardı, artık çok daha artmıştır yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Duruşma müşteki sıfatıyla davaya müdahillik talebinde bulunan Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) ismine avukat Hasan Ece, Ses ve Manzara Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Ece, şu kademede söyleyecek bir şeyinin olmadığını söyledi.

‘BENDEN HARD DİSK İSTİYOR’

Müvekkili Zeynep Ölbeci’ye evrakların ulaşmamasına dair konuşan Avukat Ali Bozan, “Duruşmaya orta verildiği sırada mahkeme kalemi benden Zeynep Ölbeci’ye ulaştırılması için hard disk istedi. Mahkeme kalemi benden hard disk isteyerek, Ölbeci’nin evrakları incelemediğini kabul etmiş oldu. Yargıladığınız şahsa evrakların ulaşmadığından eminsiniz fakat buna karşın ‘O kişinin savunmasını almadan müşteki beyanlarına geçeceğim’ diyorsunuz. Bunu kabul etmemizi, bekleyemezsiniz. Evrakların ulaşılması için benden hard disk istemenizi kabul etmiyorum. Bu mahkemenin işidir. Şayet bu tutanaklara geçmezse güya yargılanan arkadaşlarımızın belgeye erişimi için her şey tamamlanmış üzere fakat yargılananların belgeye erişimini şimdi sağlayabilmiş değilsiniz” diye belirtti.

‘DİYALOG YOLUNU KAPATMAYIN’

Katılma talebinde bulunan kurumların talebinin reddine karar verilmesini isteyen Bozan, “Biz mahkemenizin tutumuna karşın bu yargılama faaliyetini sizlerle birlikte yürüteceğiz. Diyalog yolunu kapatmamanızı talep ediyoruz. Duruşma dönemine dair hem yazılı hem de kelamlı olarak ilettiğimiz talepleri yineliyoruz” tabirlerini kullandı.

‘YOLUMUZ UZUN’

Akabinde kelam alan Avukat Maviş Aydın, “Katılma taleplerimizden evvel kelam taleplerimizi reddettiniz. Katılma talebine karşı da kelam almak istediğimizde yeniden kelam vermediniz ve mikrofonumuz kapalıydı. Taleplerimiz zapta geçilmeden duruşma nizamının bozulduğuna dair beyanlarınızı zapta geçirmenizi hakikat bulmuyoruz. Yolumuz uzun, hasebiyle uzun süreci birlikte götürmek zorunda olduğumuz şuuruyla diyaloga kapalı olmadığınızı kısmen biliyor daha fazlasına gereksinim olduğunu belirtiyoruz. Biz bağırınca ‘bağırdı’ diye zapta geçiyorsunuz. Sizin mikrofonunuz açık lakin heyetinizin üyesi Engin Beyefendi, mikrofonu kapalı olmasına karşın bize bağırdı” diye belirtti.

AVUKATLAR TUTANAK TUTTU

Tutanağın gerçeğe alışılmamış olarak tutulduğunu lisana getiren Aydın, “Biz de kendi ortamızda bir tutanak tuttuk. Burada kelamlı yargılama yapıyoruz. Bize kelam hakkı vermediğinizde, ‘istediğiniz kademede itiraz edebilirsiniz’ dediniz. İstediğimiz kademelerden biri burası, burada kelamlı yargılama yapıyoruz çünkü” diye aktardı.

‘SORGU BİTMEDEN MÜŞTEKİYE GEÇTİNİZ’

Akabinde kurumların müdahillik talebine dair HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz kelam aldı. Yorulmaz, “Görünen o ki bizden sonra ‘tufan’ demeye başladınız. Tüm itiraz ve müdahalelerimizde bize AİHM, İstinaf, AYM’yi işaret ediyorsunuz. Bundan bir an evvel vazgeçmeniz lazım. Dava devam ediyor. Şimdi temele bile geçmedik. Ben hukukçu değilim fakat bu dava başlayınca yargılamanın nasıl işleyeceğini avukatlarıma sorarak, öğrendim. Ancak bir kademe bitmeden başka kademeye geçiyorsunuz. Sorgu basamağı bitmeden müşteki evresine geçtiniz” tabirlerini kullandı. Katılma talebinde bulunan kurumların müşteki sıfatıyla kendilerine daha evvel soru sorulmasına müsaade verildiğini hatırlatan Yorulmaz, “Daha adap tartışmalarını aşıp olağan bir yargılama kademesine geçemedik. Bundan da siz sorumlusunuz. Tüm müştekilerin taleplerinin reddedilmesini istiyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü, olayları engellemesi gerekirken buraya gelmiş müşteki olmak istiyor. Nerede ne yaptığımı söylemeleri lazım müdahil olabilmeleri için. Davanın tansiyon halinden bir an evvel çıkması gerekiyor” halinde konuştu.

‘KABUL ETMİYORUZ’

HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu, bir halkın canını malını korumakla misyonlu olan İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün müşteki olmak istediğini belirterek, “Bunu kabul etmiyoruz. Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar, o denli mi? Katiyetle kabul etmiyoruz. Üzerinizde siyasi baskı olabilir ancak yargılamayı burada bitiremezsiniz. Biz hala burada kendimizi savunmak istiyoruz, üzerimize atılı kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz” dedi.

‘MÜŞTEKİLERİN BİRÇOK EMNİYETİN MAĞDURLARI’

HDP Radyo ve Televizyon Üst Şurası (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, “Savunmalar tamamlanmadan çabucak müştekilere kelam verdiniz. Bu olayların sebebi olan kurumlar burada müşteki olarak karşımızda duruyorlar. Devrin İçişleri Bakanı’nın söyledikleri var. ‘Kontrol edemediğimiz güçler var, gelin bunu bir arada engelleyelim’ diyor. Kendileri bu işin merkezinde ancak önlemiyorlar ya da önlemek istemiyorlar. İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün 15 Temmuz Darbe Kuruluna verdikleri sözlerde de nettir. Bunlar tabirlerinde ‘Emniyet mensuplarının birçok cemaate mensuptur’ diyor. Emniyet müdürlüğü üst noktadan cemaat üyesiyse vaktinde müdahale etmeyenler açık değil mi? Müştekilerin birden fazla emniyet mensuplarının mağdurları. Belge açıktır, tüm gayretlere karşın bir kanıt yoktur toplumsal medya paylaşımı dışında. O da AİHM kararında nettir, cürüm teşkil etmiyor” diye belirtti.

‘EL İNSAF’

Müştekileri reddettiklerini lisana getiren Ürküt, “Diyanet İşleri Başkanlığı da var içlerinde. Sonradan ek edildi herhalde. 2015-2016’da birtakım mescitlerin ziyan gördüğünü belirtmiş. Biz aslında biliyorduk bombalandı oralar da bombalama sırasında mescitler de ziyan görmüş olabilir evet. Fakat El insaf, Allah’tan korkun Diyanet İşleri Lideri nasıl bu zulme ortak olur? Kim sizi buna alet etti? Bunu da reddediyorum” diyerek avukatlarının mikrofonlarının gerektiğinde açık olması talebinde bulundu.

‘MAHKEME BİTMİŞ VE KRİZ HALİNDE’

HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, mahkemenin akışına dair konuştu. 20 Eylül’den itibaren daima bir tansiyonun yaşandığına dikkati çeken Kubilay, “Mahkemenin olağan ritminin bozulduğunu söyleyebiliriz. Mahkeme tıkanmış durumda ve bir kriz halinde. Bu türlü bir mahkeme süreci sürdürülemez. Bunun sorumlusu, sizin izlediğiniz duruşma dönemleridir. Sorumlu sizsiniz zira yolun kendisi tıkayıcı. Mahkemenin vakti ve gücü tabanı boş bir kuyuya akıp gidiyor. Siz kendi orta kararınızda da belirtmişsiniz, ‘dosya kapsamlı ve karışık’ diye. Ancak oradan çıkardığınız husus, ‘kapsamlı belge var, karışık, karşımızda buyruğu vakiler de var bir an evvel sırtımızdaki yükü atalım.’ Fakat yürümüyor” sözlerini kullandı.

SANIK SANDALYESİ

“Kontrol edemediğimiz güçler var” diyen bir kurumun nasıl müşteki olarak getirildiğini soran Kubilay, “Sanık sandalyesinde oturması gerekenleri müşteki sandalyelerine oturtursanız kabul etmeyiz. Buradan adil bir karar da çıkmaz. Saraydan gelen buyruğu vakilere değil, kendinizi bağlayan esas ve kuralları görün. Bunların hepsi kayıtlara geçiyor Yıldıray Beyefendi. Fakat bu mahkemenin akışını normalleştirmenizi istiyoruz. Ağır şartlarda yaşıyoruz. Gece 9-10’da 8-9 gardiyan gelip yaşadığımız yeri basıyorlar. Dışarıda olsa bunun ismi, ‘haneye tecavüzdür’. İnsanlık onuruna hürmet vardır. Bunun sorumlusu siz değilsiniz fakat ağır şartlarda yaşadığımızı bilin. Ya adil bir mahkeme sürecini işleteceksiniz ya da verin cezalarımızı o vakit gösterdiğiniz AYM yoluna gidelim” biçiminde konuştu.

AİHM’İN YOLU

HDP eski MYK üyesi Ayşe Yağcı, mahkemenin adil ve eşit yaklaşmasını istediklerini lisana getirdi. Yağcı, “Baskı fazla anlıyoruz, lakin asıl sanık sandalyesinde oturması gerekenler dışında bizi yargılamanız kabul edilecek bir durum değil. Bizim yargılamadan kaçma üzere bir durumumuz yok. Burada hakikati açığa çıkarmak istiyoruz. Bize AİHM yolunu gösteriyorsunuz, AİHM’in size gösterdiği yolu da dikkate alabilirsiniz” diye aktardı.

HDP eski MYK üyesi Meryem Adıbelli, Kürtçe konuştu. Devlet kurumlarının müdahillik taleplerini kabul etmediğini belirten Adıbelli, “İçişleri Bakanlığı ve emniyet hesap vermeleri gerekirken hesap soramaz” dedi.

‘SAVUNMA HAKKIMI GASP EDİYORSUNUZ’

Akabinde yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak kelam aldı. Savunma hakkının engellendiğini söz eden Kışanak, “Ben susma hakkımı kullanmıyorum, siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz. Bir ayı daha geride bıraktık. Duruşma dönemleri hayatın olağan akışına uygun mu? Hangi vakitte günlük gereksinimlerimi gidereceğim ve belgeyi inceleyip savunma yapmaya hazır hissedeceğim. Vakte gereksinimim var. Ağır bir akın ve baskı altındayız. Ağır bir kumpasla karşı karşıyayız. Lütfen açık olun. Biz hayatımız boyunca açık olduk, kapalı kapalı bir şey yapmadık. Bu iktidar da açık kelamlı olsun” dedi.

‘BUNUN İSMİNE MAHKEME DEMEYİN’

İktidar yetkililerinin kendilerine yönelik amaç gösteren kelamlarını de hatırlatan Kışanak, “Bari siz çıkın gerçekleri söyleyin. Bunun ismine maddi gerçeği ortaya çıkarmak, bağımsız yargı adalet, hukuk demeyin. Şurada çıkıp, ‘Siyasi iktidar bana talimat verdi ben de onlar üzere düşünüyorum size bu kadar ceza vereceğim’ deyin biz de ‘eyvallah’ deriz. Lakin bunun ismine mahkeme demeyin. Devlet sistemindeki hukuku bitirdiniz bari toplumdakini bitirmeyin. Hukuksuzluk üzerinden hukuk kurulamaz. Bunun ismi faşizmdir, otoriterliktir” diye konuştu.

‘DAVANIN MÜŞTEKİSİ HALKTIR’

Gerçeklerin açığa çıkarılması için uğraştıklarını lisana getiren Kışanak, “Karanlık eller ortaya çıkarılsın ki ülke aydınlığa çıkarılsın. Varsa bir müşteki benim ben. Davanın varsa bir müşteki bu toplumdur, halktır. Çocukları çatışmada, savaşta öldürülen halktır. Barışın, tahlilin, önünde kim pürüz oldu? Bunun davacısı halktır “ifadelerini kullandı.

‘SİYASET YAPMA HAKKIM ELİMDEN ALINDI’

Ayla Akat Cet, “Tutuksuz yargılandığım belgenin tape kayıtlarını bu belgede tutuklama devam münasebeti yaptınız. Ben adil yargılanmak istiyorum. Beni neyle yargılıyorsunuz? Siyaset yapma hakkım elimden alındı ve ben savunmamı bu tarafta hazırlıyorum” diye aktardı. Akat, duruşma dönemlerinin adil yargılamaya uygun düzenlenmesi talebinde bulundu.

POYRAZ’I ÖLDÜRENLER

Deniz Poyraz duruşmasına avukatlarının yanı sıra kendilerinin de gitmek istediğini, salonda olmak istediklerini belirten Akat, “Bir genç bayan arkadaşımız öldürüldü ve onun duruşması var. Kendisini öldüren şahsa hiçbir soru sorulmadan, ardında öbür güçler yok denilerek yalnızca onun ismine iddianame hazırlandı. Biz doğal olarak bu evrakın takipçisi de olacağız” diye aktardı. Siyaseten çözülemeyen sıkıntıların yargı konusu yapıldığını lisana getiren Akat, “Çözüm sürecinde silahların susması bile çok kıymetliydi. Bu türlü bir süreçte ömrümüze giren şiddet hadiseleridir bunlar. Deniz Poyraz’ı öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler” vurgusu yaptı.

Duruşma, 27 Aralık’a kadar ertelendi. (MA)

Kaynak: Gazeteduvar

Kobanê Davası: Hesap vermesi gerekenler hesap soramaz yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

İstanbul’da bir hastanenin genel cerrahi kısmında muayene ettiği hastası Ç.A’ya cinsel tacizde bulunan ve 10 yıl mahpus cezası verilen hekim Adnan A.’nın 3 bayanı daha taciz ettiği ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yeni bir iddianame daha hazırlanan Adnan A.’dan iki müşteki bayan şikâyetçi olurken, iddianamede Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi ihbarcı olarak yer aldı. Ayrıyeten H.A. isimli bir bayan ise Adnan A’nın kendisini de taciz ettiğini ve şikâyetçi olacağını belirtti. Adnan A. hakkında verilen 10 yıllık mahpus cezası şimdi onanmadı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede iki müşteki bayan, Adnan A’nın Bezmialem Üniversitesi Hastanesi’nde çalışırken kendilerini muayene etme mazeretiyle, ilgili bölgelerle alakası olmayan özel bölgelerine dokunduğunu söyledi. Müştekilerden M.Ç., “Muayene ettiği sırada çok makus oldum, sesimi çıkaramadım. İki gün gerisi arkasına oldu” dedi. İddianamede, “Müştekilere yönelik aksiyonlarını zincirleme olarak ani kesik olmayan, devamlılık arz eden hareketler ile müştekiye cinsel taarruzda bulunduğu, yapılan hazırlık soruşturması tarafından anlaşılmıştır” denildi. Tabiri alınan Adnan A. ise suçlamaları reddetti.

H.A. isimli bir bayan ise Adnan A.’nın kendisini de taciz ettiğini lisana getirerek “Cinsel tacize uğradığıma dair kuşku sedyeden kalkarken yerini mutlaklığa bırakmıştı. Fakat karşımda hekimin pantolonunun dışından cinsel organındaki değişimi görünce midem bulandı, kaygıdan titremeye başladım afalladım, kimliğimi masanın önünden alarak olay yerinden ve hastaneden uzaklaştım. O vakit şikâyetçi olamadım korktuğum için. Lakin şikâyetçi olacağım” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet

İstanbul’da bir hastane, tacizci tabip hakkında ihbarcı oldu yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.