Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, gazeteciler Akın Olgun, Beğenilen Bedeloğlu ve Kemal Bozkurt’un hazırlayıp sunduğu ve Youtube’da yayınlanan ‘Aç Parantez’ programı için soruları yanıtladı.
4 Kasım 2016’dan bu yana Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Selahattin Demirtaş, ile yapılan kısa röportaj, 24 Aralık 2021 Cuma günü saat 20.30’da izleyiciyle buluştu. Programın ‘3 soru 3 cevap’ kısmında gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlayan Demirtaş, halkın takviyesi ile tek adam rejimine karşı çabaya devam ettiğini ve büyük bir değişimin kapısını aralayacak olanın yeniden halkın kararlığı olduğundan kuşku duymadığını söyledi. “Türkiye’nin ikinci yüzyılına solun rengi ve damgasının vurulmak zorunda olduğunu” belirten Demirtaş, “biz her daim güçlerimizin işçiler lehine birleştirilmesinden yana olup gönlümüzü ve kapımızı açık tutmaya devam edeceğiz” dedi.
‘BİZ DEMİR LEBLEBİYİZ’
Demirtaş’a yöneltilen sorular ve karşılıkları şöyle:
KEMAL BOZKURT: Cezaevine girdiğiniz andan itibaren yalnızca siyaset değil kitaplar, fotoğraflar, karikatürler ve makaleler de üretmeye devam ettiniz. Erdoğan’ın sıklıkla “kültür ve sanatta istediğimiz yerde değiliz!” dediği periyottu bu birebir vakitte. Bilhassa mahallî seçimlerde ve tekrarlanan İstanbul seçiminde ülkenin geleceğini de etkilediniz. İktidar sizi “içeriye attığına” pişman mıdır?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Valla pişmanlar mı değiller mi tam olarak bilemiyorum. Fakat onları pişman etmek için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Dışarıdayken şöyle bir şey dediğimi hatırlıyorum: “Biz demir leblebiyiz, demir leblebi. Bizi çiğnemeye çalıştıkça dişlerin dökülecek senin.” İçeri girdiğimden beri bu kelamın gereğini yerine getirmeye uğraş ediyorum. Zira bu iş o kadar kolay değil, bizleri, seçilmiş milletvekilleri ve halkın iradesinin temsilcisiyken yasa dışı bir biçimde adeta konutlarımızdan kaçırdılar. Kurmak istedikleri otoriter tek adam rejiminin önünde mahzur olarak gördükleri herkese ve her kuruma misal biçimde hukuk dışı operasyonlar yaparak kendilerine alan açmaya çalıştılar. Bizler de halkla bağ kurabileceğimiz her türlü imkanı sonuna kadar kullanarak uğraşa cezaevinden katkı vermeye çalıştık ve halkımız sayesinde bunu büyük ölçüde başardık. Bizim uğraşlarımız, halkımızın da dayanağı olmasaydı bugün durum çok daha vahim olabilirdi, umut ismine kırıntı bile kalmayabilirdi. Dışarıda yürüyen uğraş temel taraf verici olmakla birlikte bizler de cezaevinden, sıra dışı bir uğraş usulüyle ses olmaya çalıştık. Bu durum sürüyor, zulüm iktidarı yıkılıncaya kadar da sürecek.
‘O SALDIRDIKÇA BİZ GÜÇLENİYORUZ’
AKIN OLGUN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayata geçirdiği “tek şef” siyasetinin önünde Demirtaş’ı ve HDP’yi daima “ayak bağı” olarak gördüğünü inkar etmiyor ve sözlerine yansıyor. En son cezaevinde olan size “miting bile yapamaz” diyerek seslendi. Devletin en zirvesindeki siyasetçinin süreklilik arz eden bu tavrını neye bağlıyorsunuz? Politik hali dışında, durumu kişiselleştirdiğini de düşünüyor musunuz? Ayrıyeten Türkiye siyasetine “ketıl konuşmaları” kazandırmış biri olarak sizce iktidarın suyu ısındı mı?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Muktedir şahıs, kendisine biat etmeyen herkesi düşman olarak kodluyor ve “tehlikeli kişi” olarak görüyor. Gücünün karşısında boyun eğmeyen bir tek kişi bile onun o kelamda sınırsız gücünün halk nezdinde sorgulanmasına yol açıyor. Bu da onu huzursuz ediyor, muhtemelen uykularını kaçırıyor. Hal bu türlü olunca, orantısız bir güçle daima saldırıyor, bitirmeye ve teslim almaya çalışıyor. Bundan sonuç alamayınca iş, nefrete ve şahsileştirmeye kadar gidiyor. Sanırım benimle ilgili de bu türlü bir hissiyatı var. Doğal ki asıl nedeni politiktir lakin çok şahsileştirme de var işin içinde. Ne yaparsa yapsın istediği sonucun yanına bile yaklaşamayınca bu kere durum bilakis dönüyor. Öldürmeyen darbe güçlendirir misali, o saldırdıkça biz dik duruyor ve güçleniyoruz. O da bilakis güç kaybediyor, yıpranıyor, dağılıyor adeta. Giderek yönetme kabiliyetini yitiriyor. Geniş kitleler artık onu terk etmeye başlıyor. Ve evet, siyasette suyu ısınıyor. Son noktayı, günü geldiğinde sandıkta halk koyacak ve gidişata kesin bir son verecek. Halkın kararlılığı büyük bir değişimin kapısını aralayacak, bundan kuşkum yok. Biz daha çok, âlâ ve hoş olan gelsin diye uğraşıyoruz. Yani bir yandan mevcut zulümle gayret ederken başka yandan da geleceği inşa etmeye çalışıyoruz.
‘MASANIN KENDİSİ EKSİK’
BEĞENİLEN BEDELOĞLU: Daha özgür ve daha demokratik bir Türkiye inşa edebilmek için, daima birlikte oturmamız gereken o masada sizce ne eksik, ne fazla?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Masanın kendisi eksik bi’defa. Ortada şimdi masa yok. Bir çeşit fiskos sehpaları ve sehpaların etrafında kümelenip mırıldanan siyasi kümeler var. Bu da geleceğe dair umudun ete kemiğe bürünmesini engelliyor. Tüm demokrasi güçleri (siyasi partiler, sendikalar; emek, etraf, bayan ve gençlik hareketleri, inanç kümeleri, sol hareketler) eksiksiz bir formda ve eşitler ortası hukukla yuvarlak bir masaya oturup gelecek yüzyılın ortak manifestosunu ilan edebilirlerse, işte bu, somut bir alternatife dönüşecek, karamsarlığı ve kararsızlığı dağıtacaktır. Türkiye’nin geleceğine ve ikinci yüzyılına solun rengi ve damgası vurulmak zorundadır. Emekten, eşitlikten, tabiattan, bayandan, ezilenden yana güçlü bir iktidar alternatifini ortaya çıkarmak mümkündür. Biz de bu hususta samimi bir uğraş içerisindeyiz. Bunu anlayan da var anlamamakta ısrar edip kısır tartışmalara boğmak isteyen de. Biz hepsine hürmet duyarız lakin bildiğimiz ve inandığımız yolda yürümeye de devam ederiz. Kaybedecek vaktimiz yok, yoldaşça omuz omuza gayret etmeye hazır olanlarla birlikte somut adımlar atarak ilerleyeceğiz. “Ayrı durup uğraş edeceğiz” diyenlere de hürmet duyarız. Lakin biz her daim güçlerimizin işçiler lehine birleştirilmesinden yana olup gönlümüzü ve kapımızı açık tutmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin “ötekileri” ülkenin tekrar inşasında bir adım öne çıkma yüreğini gösteremezlerse “öteki” olarak kalmaya devam edecekler. Biz bunu kabul etmiyoruz ve bir adım öne çıkıyoruz. Hem masayı kuracağız hem de masada olacağız.
Kaynak: Gazeteduvar
