Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Trabzon’u ziyareti sırasında Akçaabat Halk Kütüphanesinde gençlerle bir ortaya geldiği programın imgeleri yayınlandı.
Milletle ve gençlerle hasbihal ederken sıkça eski Türkiye fotoğraflarını lisana getirdiklerini, demokrasi ve kalkınmada hangi kayıpları yaşadıklarını anlattığını söyleyen Erdoğan, “Çünkü şu anda içinizde biliyorum ki birinci kez bu seçimde oy kullanacak gençlerimiz var. Ancak 18 yıl evvel yahut 10 yıl evvel sanki Trabzon neredeydi, ne oldu? İstanbul neredeydi, ne oldu? Türkiye neredeydi, nereye geldi? Bunları bileceğiz ki oyumuzu kullanırken de buna nazaran kullanalım ve bunu bilmeden oyu sağlıklı bir formda kullanabilir miyiz?” diye konuştu.
Bazen kendi yakın arkadaşlarından dahi “artık eskiyi anlatmasak mı” serzenişlerini duyduğunu belirten Erdoğan, “Halbuki nereden geldiğimizi bilmezsek nerede durduğumuzu fark edemeyiz. Bu türlü olunca da nereye gideceğimizi de kestiremeyiz”” dedi.
‘GAZETECİ KILIKLI BİRİ ÇIKTI AĞIR HAKARETLERDE BULUNDU’
İsim vermeden gazeteci Sedef Kabaş’ın “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanmasına değinen ve Kabaş için “beşinci kol faaliyeti elemanı olarak çalışan gazeteci kılıklı biri” sözünü kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Üstelik biz eski Türkiye’yi anlatmasak bile eski Türkiye zihniyetinin mensupları sık sık ortaya çıkıp kendilerini aslında hatırlatıyor. Kimi vakit insanlarımızın hak ve özgürlüklerine olan, nefretlerini göstererek tekrar yapıyorlar. Kimi vakit nasırlaşmış kalplerinin, köhneleşmiş zihinlerinin, zehir saçan lisanlarının eseri hakaretleri ile bunu yapıyorlar. İşte geçtiğimiz günlerde tam bir beşinci kol faaliyeti elemanı olarak çalışan gazeteci kılıklı biri çıktı, bize ve bizim şahsımızda milletimize ağır hakaretlerde bulundu. Milletimiz de yargımız da bu kişinin terbiyesizliğini yanına kar bırakmadı, gerekeni yerine getirdi. Lakin asıl değerli olan bu hakaretin sergilendiği programı yöneten kişinin ve tek parti zihniyeti artığı kimi siyasetçilerin hala çıkıp ‘ifade özgürlüğü’ kılıfıyla yapılan alçaklığı savunmaya kalkmasıdır. Halbuki bize yapılan hakaret, kendilerine söylense dünyayı birbirine katarlar.”
‘BİZ BUNLARI 1980 DARBESİNE ÇANAK TUTTUKLARI YILLARDAN BİLİRİZ’
“Biz bunların cemaziyelevvelini yeterli biliriz. Biz bunları, 1960’da ülkenin seçilmiş başbakanını idam sehpasına gönderenleri alkışlamalarından biliriz. Biz bunları, 1970’li yıllarda sapkın ideolojileri uğruna gençlerimizi birbirine kırdırdıkları periyotlardan biliriz” diyen Erdoğan, “Bunları, 1980 darbesine çanak tuttukları yıllardan biliriz. Biz bunları, 28 Şubat’ta milletimizin inancına, hak ve özgürlüklerine yapılan taarruzlara verdikleri dayanaktan biliriz” halinde konuştu.
‘KYK YURTLARINDA İNTERNET KOTASI ARTIRILACAK’
Bir üniversite öğrencisinin KYK yurtlarında kendilerine verilen internet kotasının yetmediğini belirterek bununla ilgili güzelleştirme yapılması talebi üzerine Erdoğan, soruyu Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na yöneltti.
Bakan Kasapoğlu da “Zaten Sayın Cumhurbaşkanımıza mevzuyu arz ettik. İnşallah önümüzdeki periyot prestijiyle internet kotasıyla ilgili artırımı yapıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “İnşallah en hoş biçimiyle internette öğrencilerimizi rahatlatacağız, bugüne kadar olduğu gibi” diye konuştu.
‘BİZİM BALIK YEMEK ÜZERE BİR SIKINTIMIZ YOKTU’
Kar yağışı sonrası İstanbul’daki çalışmalara ait bir soru üzerine isim vermeden İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri (İBB) Ekrem İmamoğlu’nu maksat alan Erdoğan, “Yani İstanbul’da zati bizden sonrakilere kalan bir şey olmadı ki, ne yaptıysak biz yaptık. Olmayan bir şey vardı, Sarıyer Kahraman’da balık yemek. Zira bizim o denli bir kederimiz yoktu. Bizim tek kaygımız vardı, İstanbul’umuzun neresinde bir eksik var, onları hızla gidermek” dedi.
‘YOLSUZLUKLARA ASLA FIRSAT VERMEDİK’
Kaygılarının yalnızca “İstanbul aşkı” olduğunu söyleyen Erdoğan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Biz İstanbul’a aşıktık. Sanki bir yerde bir eksik var mı, yok mu? Daima bunları gidermenin çabası içerisinde olduk ve bu türlü çalıştık. Bu türlü bir İstanbul’u devrettik. Yalnızca bir şeyi söyleyeyim, İstanbul’u devraldığım vakit CHP belediyesinden 2,5 milyar dolar borçla devraldım. Benden sonra bir 250 milyar dolar bıraktım lakin bu ortada bütün yatırımları da hiçbir yerden yok dışarıdan yok şuradan borçlanmadan bütün yatırımları yaptık. Yani o yaklaşık 5 yıla sığan bu yatırımlar içerisinde hepsini öz kaynakla yaptık ve düşünün ki o vakit merkezi idare bizim kendi partimiz filan değildi. Merkezden bizim nasibimize ne düşüyorsa onu aldık fakat biz finansmanı yeterli yönettik, parayı âlâ yönettik, yolsuzluklara asla fırsat vermedik.”
‘ŞU ANDAKİ İDARE BİR METROBÜS DAHA YAPMIŞ DEĞİL’
Metrobüsün kendi devirlerinde yapıldığını hatırlatan Erdoğan, “Şu andaki idare bir metrobüs daha yapmış değil. Halbuki metrobüs olayı güç bir şey değil. Onun için başka bir çizgisi inşa ediyorsunuz. Bu hatta da lastikli sistem getiriyorsunuz. Zira metrobüs dediğimiz olay da malum büsbütün lastikli sistem. Körük ve lastik, bunlar var, ya bunu bile yapmaktan bunlar aciz” diye konuştu ve şöyle devam etti:
“Mesela Sancaktepe’de tünel açıldı. Bir de baktık bu gitmiş tünelleri kapatıyor. Halbuki bu tüneller, hasebiyle o da adeta metrodur. Bu metro. Üsküdar’dan oraya kadar insanları rahatlatacaktı lakin buna bile maalesef fırsat vermediler ve Sancaktepe’de yaşayan beşerler, benim vatandaşlarım bunun acısını çekti ve çekiyor ve hala orayı kapatmanın çabası içinde. Bunların bu türlü bir aşkı yok, bu türlü bir heyecanı yok. Binali Beyefendi de o devirde ulaştırmaya bakıyordu Marmaray’ı bize zindan ettiler. Mahkemelerle uğraştırdılar bizi ve buna karşın 5 yılda biz Marmaray’ı bitirdik. Bunlara kalsa bu türlü bir şey zati yapamazlar. Nereden denizin altından işte Marmaray.” (ANKARA/AA)
Kaynak: Gazeteduvar
