Boğaziçi Üniversitesi’nde 2 Ocak 2021’de Prof. Dr. Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu’nun misyondan alınmasının akabinde da devam ediyor. Direnişin 367’nci gününde Boğaziçili akademisyenler bir ortaya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu’nun akabinde rektörlüğe atanan Naci İnci’yi protesto ettiler.
Direnişin 53’üncü haftasında yapılan açıklamada şu tabirlere yer verildi:
“Bugün 5 Ocak 2022, Çarşamba. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 1. yılı doldu ve 53. haftasına girildi. Bugün direnişin 367. günü.
Naci İnci’nin ilgili şuralarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir biçimde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının yüz otuz ikinci; 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz takviye oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Lisanları ve Edebiyatları kısmı tam vakitli öğretim vazifelisi Can Candan’ı misyondan almasının yüz yetmişinci, Candan’ın İnci’nin talimatıyla yerleşkeye alınmayışının seksen yedinci, Matematik Kısmı tam vakitli öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın hiçbir münasebet gösterilmeden devir ortasında vazifeden alınmasının elli birinci günü !!!
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu üzere bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek artlarını 248. kere rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler, #Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan fotoğrafları, üzerlerinde #Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan, derslerine son verilen Feyzi Erçin, Özcan Vardar ve Seda Binbaşgil fotoğraflarını ve üzerinde “#BerkeyePeriteÖzgürlük”, “#MücadeleUmuttur” yazan, 92 gündür tutuklu olan öğrencileri Berke Gök ve Perit Özen’in fotoğraflarını taşıdılar.
!!! Bugün akademisyenlerin nöbetinin başlamasının 1. yıldönümü. !!! Bu vesile ile akademisyenler nöbet sonrası evvel kamuoyuna ve akabinde da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ailelerine seslendikleri iki açıklama okudular.
Açıklama metinleri:
Kıymetli kamuoyu, sevgili öğrencilerimiz, üniversitemizin tüm çalışanları ve bizimle elele çaba eden mezunlarımız,
Boğaziçi Üniversitesi’ne akademik liyakat ve kurumsal özerklik unsurları ve demokratik yönetişim yöntemlerine ters halde rektör atanmasına karşı verdiğimiz direnişin 1. yılını 1 Ocak 2022’de geride bırakmış bulunmaktayız.
Geçen bir yıl içerisinde, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri olarak, 52 hafta boyunca tam 245 gün Rektörlük binasına gerimiz dönük olarak nöbet tuttuk. Birinci nöbetimizi 5 Ocak 2021’de tutmuştuk, bugün direnişimizin sembolü haline gelen nöbetlerimizin yıldönümü. Bununla yetinmedik, tüm hukuksuzluklara karşı 20’ye yakın dava açtık. Uğraşımızın yalnızca Boğaziçi’ne yönelik olmadığının, Türkiye’deki tüm üniversitelerde nitelikli eğitim ve araştırma şartları tesis edilmesinin bir kamu faydası olduğunun altını ısrarla çizdik. Tüm Türkiye toplumunun emniyetli bilgi hakkından mahrum bırakılmaması için üniversitelerin bağımsız olması gerektiğini her fırsatta söz ettik.
Ortadan geçen bir yılda Boğaziçi’ne verilen hasarlar, Türkiye’deki tüm üniversitelere ve hatta ülkeye verilen hasarları da özetler niteliktedir. Üniversitenin meclisi niteliğinde olan Senato ve Üniversite İdare Kurulu’muz fonksiyonsuz kılındı. Seçmen iradesiyle belirlediğimiz dekan ve enstitü müdürleri atanmadı. Kurumun içi, partizan takımlaşma ve keyfi atamalar yoluyla boşaltılmaya çalışılıyor. Bu uygulamalara muhalefet edenler hatalı gösterilmek suretiyle baskı altına alınıyor. Üniversitenin kapasitesi ve verimliliği göz arkası edilerek üniteler doruktan inme kararlarla kuruluyor.
Bunlar bizi yıldırmadı, inancımızı daha da güçlendirdi. Bir yıldır verdiğimiz gayretten önümüzdeki sene de vazgeçmemize imkan yok, zira biz partizan bir emele değil, ülkü olana, olması gerekene sahip çıkıyoruz. Akademik özgürlük, üniversal hukuk prensipleri ve demokrasinin gereklerini savunuyoruz. Rektöründen dekanına ve kısım liderine kadar yöneticilerin tümünün seçim yoluyla ve liyakat temel alınarak belirlenmesini, hem kaynakların yanlışsız kullanımı, hem de hesap verebilirlik ve şeffaf idare anlayışının gereği olarak savunuyoruz. Çok bedelli hocalarımızın ihraç edilmesine, yerleşkeye dahi alınmamasına, yüzlerce öğrencimize disiplin soruşturması açılmasına, öğrencilerimiz Berke ve Perit’in 92 gündür tutuklu yargılanıyor olmasına Anayasa tarafından teminat altına alınan haklar çiğnendiği için karşı çıkıyoruz. Kurumsal özerklik unsurunun ihlalini ve idarenin tek elde toplanmasını antidemokratik buluyoruz. Gücümüzü şiddet ve güç aygıtlarından değil, ilkesel birlik ve beraberliğimizden alıyoruz.
3 Ocak 2021’de belirttiğimiz üzere Üniversite Senatomuzun 2012 yılında kabul ettiği aşağıdaki prensiplerden vazgeçmeyeceğimizi huzurunuzda yineliyoruz:
1. Üniversitelerin rastgele bir kişi ya da kuruluşun tesir yahut baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik formüllerle seçilmiş̧ konseylerde ve akademik yöneticilerde olması özerklik için kaidedir. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, kısım lideri üzere akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma siyasetlerini öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite heyetlerince kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın kurallarındandır.
Direnişimizin ikinci yılına girerken tıpkı kararlılık ve sebatla uğraşa devam edeceğimizden kimsenin en ufak kuşkusu olmasın!
— Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz! —
Üniversitemiz öğrencilerinin değerli aileleri,
Kamuoyuna seslenen mektubunuzda şöyle demiştiniz: “Çocuklarımızın haklı karşı duruşuna, yaratıcı fikirlerle dopdolu barışçıl aksiyonlarına, sonuna kadar takviye vereceğiz. Yalnızca kendi çocuklarımız için değil, bu ülkedeki tüm gençler layık oldukları nitelikli, demokratik ve özerk üniversite eğitimini alabilsinler diye ısrarla ses çıkarıyoruz ve bundan vazgeçmeyeceğiz.”
Bizler de, 159 yıllık esaslı bir tarihi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin öğretim üyeleri olarak, 3 Ocak 2021’de yaptığımız birinci açıklamada “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” dedik ve, tüm üniversite bileşenleriyle birlikte 1 yıldır özgür akademi ve özerk üniversite için anayasal, kozmik ve bilimsel taleplerimizi lisana getiriyoruz.
Kampüslerimizdeki ağır polis ve özel güvenlik varlığı ve tehditlere karşın öğrencilerimizle birlikte işimize, çalışmalarımıza, emeğimize daha sıkı sarıldık. İşine son verilen, dersleri kapatılan ve en kıymetlisi öğrencilerinden koparılan hocalarımızı, mesnetsiz disiplin soruşturmalarına maruz bırakılan yüzlerce öğrencimizi yalnız bırakmamaya, verilmiş her hasarı tamir etmeye çabaladık. Öğrencilerimiz de, bizler de derslerimizi bir gün olsun aksatmadık, araştırmalarımızı ağır bir uğraşla sürdürdük. Öğrencilerimize sunabileceğimiz en âlâ eğitimi verebilmek için, danışmanlık ve tez yönetme çalışmalarımızı en güzel halde sürdürmek için elimizden geleni yaptık.
“Proje okulları” yüzünden nitelikli orta öğretim hakkından yoksun bırakılan öğrencilerimizin dünya standartlarında parasız ve nitelikli eğitim alma talihinin üniversitede bir sefer daha ellerinden alınmaması için var gücümüzle direndik. Boğaziçi’ni Boğaziçi yapan eleştirel ve bağımsız düşünme alışkanlıklarını teşvik ettik. Yalnızca Türkiye’nin değil, içinde yaşadığımız dünyanın daha âlâ istikamette gelişmesini sağlayacak sorumluluk sahibi bireyler olarak mezun olmaları amacımızdan ödün vermedik.
Kararlılığımız devam edecek ve tüm yaraları sarmak için çabalayacağız. Niyetimiz öğrencilerimizin layık olduğu nitelikli geleceğin önünü açmak, onları koruyup kollamak olsa da bu süreçte elbette yanlışlarımız olmuştur. Lakin, öğrencilerimize verdiğimiz nitelikli eğitim kelamını yerine getirebilmek için, kamusal alanda görünür olmayan birçok kurum içi pürüze karşı her an uğraş ettiğimizden emin olabilirsiniz.
Bir defa daha tekrarlamak isteriz: direnişimizin ikinci yılına girerken birebir kararlılık ve sebatla gayrete devam edeceğimizden kimsenin en ufak kuşkusu olmasın!
Kabul etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz!” (HABER MERKEZİ)
Kaynak: Gazeteduvar
