İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin ocak sonuçları açıklandı. Buna nazaran endeks Ocak’ta 50,5 pahasını aldı. Aralık ayında endeks 52,1 olarak kaydedilmişti. Manşet PMI, istihdam ve tedarikçilerin teslim müddetleri alt endekslerinden gelen katkılar sayesinde ocak ayında eşik bedel 50’nin üzerinde kaldı.
Endekste 50’nin üzeri düzeyler büyüme, altı ise daralma sinyali olarak bedellendiriliyor.

İMALATÇILAR ENFLASYON BASKISINDAN KAYGILI

İmalatçılar geçen aylarda olduğu üzere tekrar genel olarak Türk lirasındaki bedel kaybından kaynaklanan güçlü enflasyonist baskılara vurgu yaptı.

Enflasyon oranının aralıkta kaydedilen rekor düzeye nazaran azalmasına karşın, girdi maliyetleri keskin bir halde artmaya devam etti. Misal formda satış fiyatları enflasyonu da bir evvelki aya nazaran ölçülü seyretmekle birlikte tarihî ortalamasının çok üzerinde gerçekleşti.

YENİ SİPARİŞLER 4 AYDIR GERİLİYOR

Devam eden fiyat baskıları, firmaların yeni sipariş almakta zahmet çekmesine neden oldu. Böylelikle ocak ayında toplam yeni siparişler üst üste dördüncü ay yavaşlama kaydetti. Yeni ihracat siparişleri de yedi aylık büyüme sürecinin akabinde sürat kesti. Yeni siparişlerdeki azalma, firmaların üretim ve satın alma faaliyetlerinde yavaşlamaya yol açtı. Her iki gösterge son iki ayda ivme kaybı sergiledi. Kapasite baskılarının hafiflemesiyle birlikte birikmiş işler de azalmaya devam etti.

İş yüklerinin hafiflemesine karşın, imalatçılar istihdam seviyelerini artırmayı sürdürdü. Kimi firmalar yeni işe alımların yatırım planları kapsamında gerçekleştiğini belirtti. Böylelikle istihdam artış eğilimi 20 aya ulaştı. Öteki yandan ocaktaki artış kelam konusu periyodun en düşük oranında gerçekleşti. Ham unsur temini ve lojistik kahırlarının yanı sıra fiyat artışlarından kaynaklanan zorluklar, tedarikçilerin teslimat müddetlerinin artmaya devam etmesine yol açtı. Lakin son anket dataları, aksamaların aralık ayına kıyasla çok daha hafif olduğuna işaret etti. Firmaların hem girdi hem de sonuncu eser stokları da yılın birinci ayında azalma kaydetti.

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anket bilgileri hakkında değerlendirmede bulunan IHS Markit İktisat Yöneticisi Andrew Harker, şunları söyledi:

“Türk imalatçıları geçen yılın sonlarında olduğu üzere yeni yılın başlangıcında da, enflasyonist ortamda faaliyet göstermenin yol açtığı zorlukları yaşamaya devam etti. Bununla birlikte, fiyat baskılarının hafiflemeye başladığına ait kimi sinyaller dikkat çekti. Firmaların ümidi, bu gelişmenin birinci çeyreğin kalanında devam ederek yeni siparişleri desteklemesi istikametinde.”

10 KESİMİN 9’UNDA ÜRETİM YAVAŞLADI

İstanbul Sanayi Odası Türkiye Sektörel PMI ocak ayı bilgileri, imalat sanayi altındaki birçok kesimde güçlü faaliyet şartlarının sürdüğüne işaret etti. Takip edilen 10 bölümün dokuzunda üretim ocakta yavaşladı. Bu sayı bir evvelki ay yedi olarak gerçekleşmişti. Üretimde en bariz düşüşün yaşandığı metalik olmayan mineral eserler dalında Mayıs 2020’den bu yana en sert daralma gözlendi. Ocakta üretimi artan tek kesim olan kimyasal, plastik ve kauçuk eserlerinde güçlü ve evvelki aya nazaran ivmelenen bir üretim büyümesi yaşandı.

Yeni siparişlerde de genel olarak üretim ile emsal bir tablo ortaya çıktı. Büyüme bölgesindeki kimyasal, plastik ve kauçuk dalı dışında yeni siparişleri artan tek kesim giysi ve deri eserleri oldu. Firmaların ihracat pazarlarında daha başarılı olmasına karşın, yalnızca dört dal yurt dışından alınan yeni siparişlerde genişleme kaydetti. Fiyat baskılarının ihracat pazarlarındaki müşterileri olumsuz etkilemesine bağlı olarak, yurt dışından alınan yeni siparişlerin arttığı bölüm sayısı yediden dörde düştü. Hem girdi maliyetlerinde hem de son eser fiyatlarında artış oranlarının genel olarak azalmasına karşın enflasyonist baskılar yılın başında yüksek kalmaya devam etti. Girdi maliyetlerinde en keskin artışlar kara ve deniz taşıtları bölümünde gerçekleşirken, sonuncu eser fiyatlarındaki en süratli artış ise metalik olmayan mineral eserler kesiminde kaydedildi. Maliyet yüklerindeki en düşük oranlı artış kimyasal, plastik ve kauçuk kesiminde ölçülürken en düşük sonuncu eser fiyatları enflasyonu ise dokumacılık bölümünde gerçekleşti. (EKONOMİ SERVİSİ)

Kaynak: Gazeteduvar

İmalat PMI 8 ayın en düşük düzeyinde yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Ağır vergi siyasetleri ve pazarlama yasakları nedeni ile son 4 yıldır yüzde 1.8’lik büyüme ortalamasına takılan içki bölümünün 2021’i 1 milyar litrelik hacimle kapattığı varsayım edilirken, ocak ayı ile birlikte devreye giren yüzde 47’lik vergi artırımları kesimde rüzgarı bilakis çevirdi. Tüketici son yapılan vergi artırımının akabinde içki reyonlarından ayak kesmeye başladı. Mey Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, Ocak 2021 ile Ocak 2022’yi karşılaştırdıklarında satışlarda yaklaşık olarak yüzde 40’lık bir daralma varsayım ettiklerini tabir etti.

‘TÜKETİCİ RAFIN ÖNÜNE GELMİYOR’

Sözcü’den Sayime Başçı’ya, konuşan Kömür, “Vergi artışından gelen altı aylık yük yüzde 47″ dedi. Kömür şunları söyledi: “Bir de bunun temmuzu var. Külfet bu. Benim ocaktaki optimist iddiam tüm kategorilerde yüzde 40 düşüş. Burada ÖTV artırımı, aralıktaki büyük tüketim ve Omicron’un tesiri var. Artırımın asıl tesirini ocak-şubat-mart ortalamasında göreceğiz. Ben kötüleşerek devam edeceğini düşünüyorum. Tüketici rafın önüne gelmiyor.”

‘TURİZM DALINDAKİ GELİŞMELER ÇOK KRİTİK’

Daha evvelki devirlerde yaşanan segment kaymalarının şimdi gözlemlenmediğini kaydeden Kömür, bu fiyat düzeyi ile yaşananları ‘haritalanmamış toprak’ olarak niteleyerek, “Çünkü tüketici piyasa çıkmadığı vakit bütün kategoriler tıpkı anda kaybediyor” dedi. Kömür, bu yıl turizm kesimindeki gelişmelerin çok kritik olduğunu ve dalın 2022’deki performansını ve hacmini turizm kesimine yapılacak satışların belirleyeceğini vurguladı.

Kaynak: Gazeteduvar

Alkol satışlarında yüzde 40 düşüş: Tüketici rafın önüne gelmiyor yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

BDDK datalarına nazaran, bankacılık kesiminin 2020’nin birinci 11 ayında 57,3 milyar lira olan toplam net kârı 2021’in birebir periyot aralığında 75,3 milyar liraya yükseldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) açıkladığı bilgileri, bölümün net kârının geçen yılın birebir periyoduna nazaran yüzde 31,4 artarak 75 milyar 319 milyon liraya yükseldiğini ortaya koydu.

Kasım 2021 devrinde kesimin devir net kârı 75 milyar 319 milyon TL, sermaye yeterliliği standart oranı ise yüzde 17,79 düzeyinde gerçekleşti.

Böylelikle, 2020’nin birinci 11 ayında 57,3 milyar lira olan toplam net kârı 2021’in tıpkı devir aralığında 75,3 milyar liraya yükselmiş oldu.

2021 Kasım periyodunda bölümün etkin büyüklüğü 8 trilyon 949 milyar 231 milyon TL oldu.

ETKİN TOPLAMDA 2,8 TRİLYON TL’LİK ARTIŞ

Kesimin faal toplamı 2020 yıl sonuna nazaran 2 trilyon 842 milyar 789 milyon TL artarken, 2020 yıl sonuna nazaran bölümün toplam faali yüzde 46,6, krediler toplamı yüzde 33,9, menkul pahalar toplamı yüzde 41,4 büyüdü.

Kasım 2021 devrinde en büyük faal kalemi olan krediler 4 trilyon 787 milyar 516 milyon TL, menkul pahalar 1.445.682 milyon TL olarak gerçekleşti.

Öte yandan, Kasım 2021 periyodunda kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 3,22 olurken Ekim 2021 devrinde bu oran yüzde 3,5 düzeyindeydi.

Kaynak: Sözcü

Bankacılık bölümünde birinci 11 ayda 75,3 milyon liralık net kâr yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Şubat sonu prestijiyle, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, 2020 yıl sonuna  nazaran yüzde 2 artışla 141,2 milyar dolara yükseldi.

Bu periyotta, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç  stoku yüzde 6,1 artarak 61,5 milyar dolar olurken, öbür kesimler kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3,7 azalarak 56,9  milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Merkez Bankası datalarına nazaran, bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2020 yıl sonuna nazaran yüzde 0,8 artarak 8,9 milyar dolar düzeyine çıktı. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat  hesabı yüzde 0,5 azalarak 20 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 10,2 artışla 14,6 milyar dolar oldu. Ayrıyeten, yurt dışı yerleşiklerin lira cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna nazaran yüzde 14,1 artışla 17,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Başka dallar altında yer alan ithalat borçları, 2020 yıl  sonuna nazaran yüzde 4,1 azalarak 51,1 milyar dolara geriledi.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan  kamu bölümünün kısa vadeli borcu 2020 yıl sonuna nazaran yüzde 10,1 artarak 28,2 milyar dolar, özel kesimin kısa vadeli dış  borcu ise yüzde 1,4 azalarak 90,1 milyar dolara oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı  altındaki mali kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna nazaran yüzde 8,4 artarak 66 milyar dolar, mali olmayan  kuruluşlara olan borçlar yüzde 3,1 azalarak 74,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 2020 yıl sonunda 464 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2021 Şubat sonu prestijiyle 454 milyon dolar olurken, birebir devirde resmi  alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 119 milyon dolar oldu.

2021 Şubat sonu prestijiyle, kısa vadeli dış borç stokunun döviz  kompozisyonu yüzde 43,5’i dolar, yüzde 27,1’i Euro, yüzde 14,5’i TL ve yüzde 14,9’u öbür döviz cinslerinden oluştu.

2021 Şubat sonu prestijiyle, özgün vadesine bakılmaksızın  vadesine 1 yıl yahut daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak  hesaplanan kalan vadeye nazaran kısa vadeli dış borç stoku, 192,0 milyar dolar.  Kelam konusu stokun 19,9 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel bölümün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu.

Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu  bölümünün yüzde 23,0, Merkez Bankası’nın yüzde 11,9, özel bölümün ise yüzde 65,1  hisseye sahip olduğu görüldü.

TCMB

Kısa vadeli dış borç stoku artışta; kamu bankaları en önde yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, Kişisel Emeklilik Sistemi’nde (BES) iştirakçilerini fon dağılımı değişikliklerinin dijitalleşme ile değerli oranda arttığını söyledi. Bloomberg HT televizyonunda Finansal Teknoloji programına konuk olan Göçer, dalın kıymetli özelliklerinden bir adedinin getiri olduğunun altını çizerek, geçen yıl hem bölümün getirilerinin çok güzel olduğunu, hem de fon dağılımı değişikliği yapan müşteri sayısının çok arttığını söyledi.

Kesim olarak iştirakçilerin fon dağılımı değişikliğini çok önemsediklerini vurgulayan Göçer, “Geçen yıl altın fonları nitekim çok yeterli getiri sağladı. Pay senedi ve Eurbond fonları uygun getiri sağladı. Bu yıl finansal piyasalarda öbür bir öbür bir senaryo olacak. Müşterinin risk profiline de paralel olarak bu fon dağılımı değişikliği yapması gerekiyor. Bu mevzuda da danışmanlık alabileceği bir platforma muhtaçlıkları var. Burada teğe bir görüşerek bilgiler verebiliyoruz. Lakin daha süratle artan dijital platform kullanıcıları sebebiyle dijital platformlar aracılığıyla da yapılabiliyor. Bizim robo danışmanlık uygulamamız yıl başından bu yana müşterilerimize 2.5 milyon adet sefer ihtar gönderdi. Üç kere de dağılım değişikliği önerisi verdi. Müşterinin risk profiline uygun olarak nasıl bir dağılım değişikliği yapması gerektiği teklifinde bulunuyoruz. Bu uygulama emeklilik dalında şirketlerimizin ağır yaptığı bir uygulama. Fon dağılım değişikliği ve getirilerdeki artış da bizim bölüm olarak bunu muvaffakiyet ile uyguladığımızı gösteriyor” diye konuştu.

‘Sektörün dijital dönüşümde TSB ve SDDK’nın katkısı büyük’

Bölümün dijital dönüşüm yolcuğunda Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Sigorta Birliği, Sigorta Bilgi ve Nezaret Merkezi, Emeklilik Nezaret Merkezi üzere kurumlara sahip olmasının kesim şirketleri olarak büyük baht olduğunu kaydeden Göçer, tüm bu kurumların ‘Bu bölümü daha fazla dijital çalışan yapıya nasıl çevirebiliriz’ konusunda ağır efor harcadıklarının altını çizdi. Bunun hem müşteriye dokunan bir şey olduğunu hem de dalın kaliteli insan kaynağı çekme konusunda da çok değerli olduğunu söz eden Göçer, “Türkiye Sigorta Birliği platformlarında sık sık bu hususları masaya yatırıyoruz. Müracaat süreçleri nasıl olabilir, algoritmik süreçler, art planda çalışan süreçleri nasıl dijitalize edebiliriz, kontrol süreçleri nasıl dijitalleşebilir, nasıl anlık müdahaleler yapabiliriz üzere hususlara mesai harcıyoruz” diye konuştu. Garanti BBVA Emeklilik olarak, chatbot’a da yatırım yaptıklarının altını çizen Göçer, chatbotlarının 79 farklı mevzuda yüzde 91 civarında manaya oranında müşterilerine dayanak verdiğini kaydetti.

Ana Sayfaya Dön

‘Dijitalleşme fon dağılımı değişikliğini çok arttırdı’ yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.