AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karar ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na Ali Arif Özzeybek atandı.

Yayınlanma:
03 Şubat 2023 – 00:30

Güncelleme: 03 Şubat 2023 – 00:54

Abone Ol

AYRINTILAR GELİYOR…

#AleviBektaşi #Kültür #Cemevi #Başkanlığına #atama #kararı #Resmi #Gazetede

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na atama kararı Resmi Gazete’de yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na Ali Arif Özzeybek atadı.

#AleviBektaşi #Kültür #Cemevi #Başkanlığı039na #Ali #Arif #Özzeybek #atandı

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na Ali Arif Özzeybek atandı yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün miting ve toplu açılış yapmak için bulunduğu Aydın’da cemevi liderleri ve muhtarlarla valilikte bir ortaya geldi. Toplantıya Eğrek Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Derneği Lideri Mehmet Akyüz, Bozdoğan Alamut Mahallesi Cemevi Kültür ve Dayanışma Derneği Lideri Hasan Özçörtük, Söke Güzeltepe Mahallesi Kültürünü Yaşatma Derneği Lideri Özgül Avcı, Alevi Kültür Dernekleri Söke Şubesi Lideri Şevki Kaya ile Çine Dutluoluk Mahallesi Muhtarı Sadık Yıldız, Bozdoğan Alamut Mahalle Muhtarı Hasbi Şen ve Efeler Yılmazköy Mahalle Muhtarı Özkan Tosun’dan oluşan heyet katıldı.

‘CEMEVLERİNİN BADİRELERİNİ İLETTİK’

Toplantıya katılan Söke Alevi Kültür Derneği Lideri Şevki Kaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmenin ayrıntılarına ait “Bizler sıkıntılarımızın masada çözülebileceğini ve sokakta çözülemeyeceğini düşünerek Cumhurbaşkanımız ile görüştük. Cumhurbaşkanı’na resmi statüyle ilgili taleplerimizi ve cemevlerimizin badirelerini ilettik. Sayın Cumhurbaşkanı da bu manada bir çalışmanın olduğunu fakat çabucak gerçekleşmesinin güç olduğunu belirterek yavaş yavaş bu isteğin gerçekleşebileceğini söyledi. Biz de kendilerine teşekkür ederek ayrıldık” dedi.

‘TÜM SARFİYATLARI BİZ KARŞILIYORUZ’

Aydın’daki Alevi nüfusunun 100 binin üzerinde olduğunun söylendiğini belirten Kaya, talepleri şöyle özetledi: “Öncelikle cemevlerinin maddi manadaki hizmet binası, elektrik, su ve gibisi sarfiyatların resmileşmesini istiyoruz. Şu an resmi bir statü yok. Elektriğini, suyunu ve işçi masraflarını biz karşılıyoruz. Binaların tadilatını biz yapıyoruz. Şu an için devletten rastgele bir dayanak alamıyoruz. Alışılmış ki inanç bazında hizmet veren yerlere devletin eşit kaidelerde davranması gerektiğini düşünüyoruz. Bizim çok büyük beklentimiz yok. Biz diyoruz ki resmi statü olsun. Zati resmi statüye geçtiğinde bunların hepsinin olabileceğinden eminiz.” (AYDIN/DHA)

Kaynak: Gazeteduvar

Cemevi lideri, Erdoğan’la görüşmeyi anlattı yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri Ödül Merasimi’ne katıldı.

Merasimde konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yılki Yaşayan İnsan Hazineleri, geleceğe aktarılan mirasın temsilcileri mükafatlarını takdim edeceğimiz ustalarımızı, sanatkarlarımızı, klâsik sanatlarımızın temsilcilerini huzurlarınızda tebrik ediyorum” sözlerini kullandı.

Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı’nın (UNESCO) 2003’te kabul ettiği “Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi”ne 2006’da taraf olduğunu hatırlatan Erdoğan, yapılan hazırlıkların akabinde 2008’den beri de bu listeye en çok kültürel paha kaydettiren ülkeler ortasında yer aldığını söyledi.

‘USTALARIMIZIN ASIRLIK BİRİKİMLERİNİN ESERİ OLAN KABİLİYETLERİNİN YAŞATILMASINI TEMİN EDECEĞİZ’

Son olarak, hüsnühat sanatının da ek edilmesiyle Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ndeki kıymet sayısının 21’e çıktığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Meddahlıktan nevruza, ebrudan okçuluğa kadar geniş bir alana yayılan kültürel miraslarımızın tanıtılması, korunması, yaşatılması bakımından kıymetli gördüğüm bu çalışmaya katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Bugün 2021 mükafatları vesilesiyle bir ortada olduğumuz yaşayan beşerler hazineleri de birebir kontrat kapsamındaki envanter faaliyetlerinden biridir. Bilgileri ve hünerleriyle ülkemizin kültürünü bugüne taşınmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan değerlerimizle iftihar ediyoruz.”

Yaşayan İnsan Hazineleri listesine daima yeni ekler yapıldığını belirten Erdoğan, “Ender bilgi ve maharet gerektiren birçok mesleğin ihyasına vesile olacak, somut olmayan kültürel mirasımızın jenerasyondan nesile aktarılmasını sağlayacaktır. Devlet olarak bu hususta üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmenin çabası içindeyiz. İnşallah önümüzdeki devirde bu cins çalışmaları daha çok destekleyerek ustalarımızın ve sanatkarlarımızın asırlık birikimlerinin eseri olan kabiliyetlerinin yaşatılmasını temin edeceğiz” dedi.

‘DİJİTAL ARAÇLAR PARALEL BİR DÜNYA OLUŞTURMA YOLUNDA İLERLİYOR’

“Küresel sıhhat ve finans krizi sebebiyle insanlığın gündeminde iktisat birinci sırada üzere gözükse de asıl gayretin geleceğin hangi kodlarla inşa edileceği konusunda yaşandığını bildiklerini” söyleyen Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bu çerçevede artık hayatımızın dışında kalınması kolay kolay mümkün olmayan bir gerçeği, bilhassa bu gerçeği dönüşen dijital dünya araçları siyasetin ve iktisadın üzerinde bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternetin, toplumsal medyanın, yapay zekanın, gerçek hayatın ötesinde paralel bir dünya oluşturma yolunda ilerleyen dijital kurguların etrafımızı kuşattığı bir devirde kendimiz olarak kalmak ve kendimiz olarak daha üste çıkmak mecburiyetindeyiz. Bunun yolu da maziden atiye kurduğumuz köprüyü hem aslıyla hem de teknolojinin verdiği imkanlarla sonları giderek genişleyen yorumlarıyla güçlü tutmaktan geçiyor. Çocuklarımıza, gençlerimize ve tüm topluma bizim dışımızda üretilip dayatılanı değil, kendi kültür ve medeniyet değerlerimizle biçimlendirdiğimiz daha düzgünlerini sunmakla mükellefiz.”

‘DÜN BAŞARDIK, BUGÜN DE BAŞARACAĞIZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bunun hükümetinden bürokrasisine, siyasetçisinden iş dünyasına herkesi kucaklayan, lakin herkesin daha üstünde biçimlenen bir ortak şuuru gerektirdiğini” belirterek, “Her birimiz kendi alanımızda ortaya koyduğumuz çabayla, yenilikçi fikirler ve eserlerle, yapıtlarla, çıktılarla bu sürece katkıda bulanacağız ki istek ettiğimiz iklimi oluşturalım ve sürdürebilelim” diye konuştu.

2023 gayelerini hayata geçirmek için kararlılıkla çalıştıklarını, 2053 vizyonlarını da inançla ilan ettiklerini lisana getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Binlerce yıllık devlet ve medeniyet serencamımızı yeni bir inkişafla, yeni bir yükselişle, yeni bir zaferle taçlandırmak istiyoruz. Kendimizle birlikte tüm dostlarımıza, tüm insanlığa barış, güvenlik, huzur, refah, rahmet, yeterlilik, hoşluk getirmek amacıyla çıktığımız bu yolda sizlerin takviyesine her zamankinden daha çok gereksinimimiz var. Bugün de inşallah her alanda sahip olduğumuz eşsiz insan hazinesinden aldığımız takviye ve şevkle büyük ve güçlü Türkiye’yi Allah’ın müsaadesiyle inşa edeceğiz. Dün başardık, bugün de başaracağız, zira biz Türkiye’yiz, zira biz Türk milletiyiz” sözlerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasının akabinde, ebru sanatı alanında Tevfik Alparslan Babaoğlu, tezhip sanatı alanında Fatma Çiçek Derman, karagöz sanatı alanında Alpay Ekler, sınır sanatı alanında Ayten Tiryaki, klasik ahşap oyuncak üretim geleneğinde Ali Akbey, kazaziye ustalığında Hasan Tabakoğlu, tahta kaşık üretim ustalığında Mustafa Sami Onay, metal el personelliği geleneğinde Hasan Tuluk, klasik ahşap oyma sanatında Hüsamettin Yivlik, ehram dokuma ustalığında Sevim Ataner, semer imal ustalığında İbrahim Atıcı, karatabak dericilik ustalığında İsmail Araç, klâsik lüle taşı ustalığında Mehmet Başsav, yemeni üretim ustalığında Mehmet Orhan Çakıroğlu, ıslık lisanı geleneğinde Mustafa Civelek, yorgan imal ustalığında Nahya Güzelyurt, çömlek ustalığında Salim Yaşar ve ağaç baston üretim ustalığında Tansel Işık’a mükafatlarını verdi.

Erdoğan, mevlit geleneğinde mükafata layık görülen fakat sıhhat sebeplerinden ötürü merasime katılamayan Hafız Mevlithan Amir Ateş’in mükafatını yeğeni Kemalettin Metin’e takdim etti.

Yakın vakitte vefat eden ve masal anlatma geleneğinde ödül alan Fatma Önkol’un ismine mükafatı kızı Ayşe Önkol Narşap, Erdoğan’ın elinden aldı.

Narşap, annesini yakın bir vakitte ebediyete uğurladıklarını hatırlatarak, şöyle konuştu:

“Sizin bildiğiniz ismiyle ‘geleneğin masal anlatıcısı’, ‘masal annesi’, bizim ise canımız, annemiz, Fatma Önkol ismine ve annemin masallarını kitap haline getiren, çalışmasını yapan sevgili ağabeyim Abdulkadir Önkol ve tüm aile bireyleri ismine alıyor ve annemle her vakit olduğu üzere bir sefer daha gurur duyuyorum ve onu çok seviyorum. Allah’tan rahmet diliyorum, yeri cennet olsun diyorum.”

‘SÖZÜ ALDIK, PAKETİ DE ALDIK’

Erdoğan, klasik ahşap oyma sanatında mükafatını almak için sahneye çıkan Hüsamettin Yivlik ile bir müddet sohbet ettikten sonra eline Yivlik’ten aldığı sigara paketini göstererek şunları söyledi:

“Bu armağan nasıl? Bu da sigara ve kendilerinden rica ettim, dedim ‘Bu akşam sigarayı bırak.’ ‘Herkes bana dua etsin, ben de sigarayı bırakayım’ dedi. Benim de biliyorsunuz maharetim ‘bırakıyorum’ yahut ‘bırakacağım’ yok, ‘bıraktım’ diyeceksin o anda bırakacaksın. Kelamı aldık, paketi de aldık ve Cumhurbaşkanlığı’ndaki yere inşallah onu da hatıra olarak koyacağız.”

‘SEN ARTIK İŞİ YENGEME Mİ BIRAKTIN?’

Klasik lüle taşı ustalığında ödül alan Mehmet Başsav, sahneye eşi Günseli Başsav ile çıktı.

Başsav, yaptığı konuşmada “Lüle taşı yontu sanatıdır. Senelerce dış ülkelerin yontularıyla uğraştım. Bizim bir kültürümüz yok mu diye araştırdım. En sonunda Anıtkabir’de Atatürk’ün paşalarının heykellerini yapmaya başladım. Bayan kahramanların heykellerini, Osmanlı padişahlarının heykellerini yapmaya başladım. 230 kesim heykel yaptım. Bunu müze haline getirip Türk halkıyla buluşturmak istiyorum” sözlerini kullandı.

Lüle taşı ustası alan Mehmet Başsav, sahneye eşi Günseli Başsav’la birlikte çıktı.

Erdoğan, sanatını icra ederken en büyük yardımcısının eşi olduğunu söyleyen Başsav’a “Sen artık işi yengeme mi bıraktın?” diye sordu. Başsav da “Senelerdir uğraşıyor” karşılığını verdi.

Başsav çifti, daha sonra Erdoğan’a üzerine “Ahi Evran Yılı anısına… Harama bakma, haram yeme, haram içme, gerçek, sabırlı, sağlam ol, palavra söyleme, büyüklerinden evvel kelama başlama, yanlış ölçme, eksik tartma, kendin muhtaçsan bile diğerlerine verecek kadar cömert ol. Sanat ve sanatkara vermiş olduğu dayanak için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederiz” yazılı lüle taşı çalışmasını armağan etti.

Günseli Başsav da 50 yıldır eşinin çalışmalarına katkı sunduğunu belirterek, 10 yıl öncesine kadar bu katkısının çay, kahve yapmak olduğunu lakin son yıllarda eşinin yaptığı yapıtların replikasını aldığını söyledi. (ANKARA/AA)

Kaynak: Gazeteduvar

Erdoğan: Dijital dünya araçları siyaset ve iktisadın üzerinde bir güç olarak karşımıza çıkıyor yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

DİYARBAKIR – Diyarbakır’da bir ortaya gelen kurum ve partiler, Kırklar Dağı’nda “Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı” oluşturulmasına karşı On Gözlü Köprü’de toplandı. Burada açıklama yapan Suphi Orhan, “Kürt düşmanı Bahçeli ismine orman yapılmasına müsaade vermeyeceğiz” dedi.

Diyarbakır’da bulunan çeşitli kurumların üyeleri, kentin değerli merkezlerinden biri olan Kırklar Dağı’nda MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli ismine hatıra ormanı oluşturulmasına karşı On Gözlü Köprü girişinde açıklama yaptı. Açıklamaya, Dicle Kültür ve Sanat Derneği, Amed Kent Tiyatrosu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, dengbêjler, Özgür Bayan Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

‘KÜRT HALKINA SAYGISIZLIKTIR’

Burada topluluk ismine bir açıklama yapan Suphi Orhan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımı ve Orman Vilayet Müdürlüğü tarafından Kırklar Dağı’nda Bahçeli ismine oluşturulmak istenen orman için 210 dönüm arazi kelamı verildiğini aktararak, “Kürt halkı ve Kürdistan’da yaşayan halklar, yıllardır bu ve gibisi olaylarla yüz yüzedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kültür kırım siyasetleri aralıksız sürdürülmüş, bu durum bugün de böylesi bir örnekle somut olarak kamuoyunun gözü önündedir” dedi.

“Devlet Bahçeli üzere direkt Kürt halkına düşmanlık yapan bir ismi, Diyarbakır’da bir yere vermek Kürt halkı için saygısızlıktır ve büyük bir hakarettir. Bu tarihin kendisine de bir saygısızlıktır” diyen Orhan, şöyle konuştu: “İktidar ve devlet kurumlarının Kürt halkının şuuru ve hafızasıyla bu kadar oynamalarının sebebi de bu halkın direniş gerçekliğini bilmemeleridir. Münasebetiyle faşizmin geldiği seviye artık tarihi yerlerin ismine bile tahammüllerinin kalmadığını göstermektedir. Kürt halkını kültürel şuurlarından koparmak için birey isimlerinden tutun köy ve kentlerin, sokak ve caddelerin, vadi ve ırmakların, dağ isimlerine kadar, hatta iş yeri isimlerini değiştirmeye kadar götürmüştür.”

Orhan, konuşmasının devamında, “Bugün de bu topluma karşı yapılan en büyük saygısızlık, bu toplumun yeminli düşmanı olan birisinin ismine bir ormanlık alan oluşturmaktır. Bununla açıkça söyledikleri, ‘önce sizi kültürel ve tarihi açıdan, sonra da her açıdan yok edeceğiz, size ilişkin hiçbir şeyi bırakmayacağız’dır” dedi.

‘ASİMİLASYONA MÜSAADE VERMEYECEĞİZ’

Orhan, “Diyarbakır’da bulunan başta kültür ve sanat kurumları olmak üzere tüm sivil toplum kurum ve kuruluşları olarak hiçbir halde ve şartta bu kararı tanımıyoruz. Bu halkın kültür ve tarihine sahip çıkmak hepimizin, herkesin misyonudur. Bizler her türlü soykırım ve asimilasyon siyasetine karşı halkımızla birlikte çaba edeceğiz. Tüm halkımıza davetimiz bu tıp kararların uygulamasına karşı seslerini yükseltmeleridir ve yol vermemeleridir” tabirini kullandı.

Açıklamanın akabinde kitle “Berxwedan jiyane” (Direnmek yaşamaktır) ve “Amed faşizme mezar olacak” halinde slogan atarken, sanatkarlar da müziklerini seslendirdiler. (DUVAR)

Kaynak: Gazeteduvar

Diyarbakır’da ‘Devlet Bahçeli ormanı’ protestosu: Müsaade vermeyeceğiz yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, pandemi şartlarına karşın 2021’de Türkiye’nin yurt dışı ziyaretçi sayısında 29 milyonu, turizm gelirlerinde ise 24 milyar doları aştığını söyledi. Ersoy, “Bu sayılar 2020’ye nazaran ziyaretçi sayısında yüzde 83’lük, gelir noktasında ise yüzde 100’lük bir artışa tekabül ediyor” dedi.

Turizmde taban sayıların görüldüğü 2020’den sonra bu yıla ait yabancı ziyaretçi sayısı ve turizm gelirleri netleşmeye başladı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, pandemi şartlarına karşın 2021’de Türkiye’nin yurt dışı ziyaretçi sayısında 29 milyonu, turizm gelirlerinde ise 24 milyar doları aştığını söyledi.

ZİYARETÇİ SAYISINDA YÜZDE 83, GELİRDE YÜZDE 100

Ersoy, “Bu sayılar 2020’ye nazaran ziyaretçi sayısında yüzde 83’lük, gelir noktasında ise yüzde 100’lük bir artışa tekabül ediyor. Ulaşılan bu düzey ülke olarak hepimizin başarısıdır” dedi.

Ersoy, Bursa’nın, memleketler arası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından 2022 Türk Dünyası Kültür Başşehri seçilmesiyle ilgili düzenlenen bilgilendirme toplantısına katıldı.

Bursa’nın kültürel pahaları ve turizm özelliklerinden bahseden Ersoy, kenti hak ettiği pozisyona taşımak için çalıştıklarını belirtti. (DHA)

Kaynak: Sözcü

Turizm Bakanı: 2021’de turizm geliri 24 milyar doları aştı yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Ege Bölgesi’nde çiftliklerde yetiştirilen levreklerde ölümcül bir hastalık tipi saptandı. Hastalık her geçen gün hastalığın yayılma alanı genişliyor ve kültür balıkçılığına ziyan veriyor.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Eserleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul ve Tabip Öğretim Üyesi Ezgi Dinçtürk tarafından yapılan bilimsel araştırma sonucunda, Ege Bölgesi’nde çiftliklerde yetiştirilen levreklerde ölümcül bir hastalık çeşidi saptandı.

Hastalığa ‘Pasteurellosis’ hastalığı ile benzerlik gösterdiği için ‘yalancı pastörella’ ismi verildi. Yeni ortaya çıkan hastalık cinsinin levreklerin vefatına neden olduğunu söyleyen Tanrıkul, “Bulaşıcı olan bu hastalık balık çiftliklerinde yayılmaya devam ediyor. Her geçen gün hastalığın yayılma alanı genişliyor ve kültür balıkçılığına ziyan veriyor. Vakitle kayıplar çok yüksek olacaktır. Su akıntıları yahut çiftlikten kaçan balıklarla hastalık yayılacaktır” dedi.

Hastalıkla ilgili ayrıntıların yer aldığı bilimsel çalışmanın milletlerarası Journal of the Hellenic Veterinary Medical Society adlı mecmuada yayınlandığını anlatan Tanrıkul, bu hastalık tipine dışarıdan bakıldığında bir belirti göstermediğini fakat otopsi yapıldığında dalaktaki büyümeyle anlaşıldığını söz etti.

Hastalık çeşidinin beşerler için bir tehlike taşımadığına değinen Prof. Dr. Tanrıkul, şunları söyledi:

– Ege Denizi ve Yunanistan kıyılarında görülen Akdeniz levreği kıymetli balık tiplerinden biridir. Kültür balıkçılığı yapılan cinslerden bir tanesi. Kültür balıkçılığında balıklar gerilim altında olduğu için tabiattaki çeşitlere kıyasla daha fazla hastalığa maruz kalıyorlar. Genelde kültür balıklarında hastalığa neden olan etkenler beşerler için hastalık etmeni olmuyor lakin balıklarda önemli kayıplara neden oluyor. Bu durum balık çiftliklerinin ekonomik olarak kayba uğramasını meydana getiriyor. Hastalığın önlenmesi için antibiyogram yapılması gerekiyor. Uygun dozda antibiyotik uygulanmalı. Bu hastalığın şu anda bir aşısı yok. Her geçen gün bu hastalık yayılmaya başladıkça kesinlikle aşı da geliştirilecektir.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Eserleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul

– Yeni teşhis ettiğimiz hastalığın kesin teşhisini koyabilmek için hastalığa neden olan bakteriyi tıbbi metotlarla izole ettik. Bakterinin DNA’sı incelenerek yapılan moleküler tekniklerle kesin teşhisi koymuş olduk. Bu teşhisin akabinde yurt dışı onayını da aldık. Bu hastalığın belirtileri ‘Pasteurellosis’ denilen hastalığa benziyor. Biz bu semptomları iki yıl boyunca araştırdık. Bütün bilimsel usulleri kullanarak bu hastalığın ‘Aeromonas’ bakterisinden kaynaklanan bir enfeksiyon olduğunu ortaya koyduk. Bu bakteri şu anda bilhassa yaz aylarında Ege Denizi’nde kültür balığı yetiştirilen birçok işletmede ortaya çıkmaktadır. Hala de birtakım hastalıklarla karıştırıldığı için yanlış tedaviler uygulanmaktadır. Bu yüzden balık kalıpları artıyor.

HASTALIK OTOPSİDE ORTAYA ÇIKIYOR

– Çok enteresandır ki balıklara dışarıdan bakıldığında hastalık rastgele bir belirti göstermiyor. Hastalık balıklarda sakinlik, kararma ve vefatla sonuçlanıyor. Otopsi yapıldığında ise dalakta büyüme ve dut gibisi bir görünüm ortaya çıkıyor. Levrekler için ölümcül olan bu hastalık, kültür balıklarının yanı sıra tabiattaki balıkları da tehdit ediyor. Bir hastalık bir cinse yerleştikten sonra öteki tipe de sirayet edebiliyor. Bu yüzden tedbir alınması gerekir.

Kaynak: Sözcü

Levreklerde ölümcül hastalık tipi saptandı yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl Mükafatları merasiminde konuştu. Erdoğan, “Bu mükafatlar, kendileri dışında hiç kimseye var olma hakkı tanımayan fikir ve sanat dünyamızın zorbalarına karşı açılmış bir bayraktır. Yalnızca Atatürk Kültür Merkezi’nin inşaat sürecinde sergilenen rezillikler, bu zihniyetin gerçek yüzünün milletimiz tarafından görülmesini sağlamıştır” dedi.

Erdoğan, sanat ve fikir alanına ait olarak şunları söyledi:

“En kolay bir yerde geri vitese takanlardan değildi. Dimdik ayakta yoluna devam edenlerdi. Vefatının akabinde geçen 38 yıla karşın üstad, yapıtlarıyla, çabasıyla bizlere rehberlik etmeyi sürdürüyor.

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’NİN İNŞAAT SÜRECİNDE SERGİLENEN REZİLLİKLER: Hiç elbet bu mükafatların asıl vasfı, kültür ve sanat hayatımızı esir alan klan dayanışmasını ve ideolojik vesayet zincirlerini parçalamasıdır. Bu mükafatlar, kendileri dışında hiç kimseye var olma hakkı tanımayan fikir ve sanat dünyamızın zorbalarına karşı açılmış bir bayraktır. İlim ve fikir mahrumu bu zorbaların birinci günden itibaren üstad Necip Fazıl ve Necip Fazıl mükafatlarını lisanlarına dolamalarının sebebi budur. Necip Fazıl ödülleriyle, bu zorbaların konforu bozulmuş, yıllardır al gülüm ver gülüm işlettikleri tezgahları dağılmıştır. Yalnızca Atatürk Kültür Merkezi’nin inşaat sürecinde sergilenen rezillikler, bu zihniyetin gerçek yüzünün milletimiz tarafından görülmesini sağlamıştır. Necip Fazıl mükafatları, uzun müddettir hasretini çektiğimiz Türkiye merkezli düşünme sürecine de değerli katkılar yapmaktadır.

DEĞİŞİMLE YOZLAŞMA ORTASINDA KESKİN BİR ÇİZGİ VARDIR: Değişim elbette hayatın gerçeğidir, fakat değişimle yozlaşma ortasında keskin bir çizgi vardır. İnsanlık, son iki asırda kadim kıymetlerinin örselendiği büyük bir dönüşüm, diğer bir deyişle dejenerasyon yaşadı. Çağdaşlaşmayla birlikte insanın kendi fıtratına, etrafına, hayatı paylaştığı öteki mahlukata yönelik bakış açısı da değişti. İnsanı, insanın kurdu olarak gören hastalıklı yaklaşım, altta kalanın canının çıktığı yalnızca güçlünün ayakta kaldığı bir sistem inşa etti. Afrikalılar başta olmak üzere, çağdaş batının dışında kalanlar, bu zihniyetin mensupları tarafından ezildi, hor görüldü, sömürgeleştirildi. Beyaz adam, yırtıcı toplumlara kelamda medeniyet götürme teziyle insanlık tarihinin en büyük katliamlarına, soykırımlarına imza attı.

O BENİM DE İÇİNDE BULUNDUĞUM JENERASYONUN, DİRENİŞ LİDERİYDİ: O benim de için bulunduğum jenerasyonun adeta bir mürşidi, muallimi, kültür ve sanat pınarlarımızı kurutan aydın vesayetine karşı bir direniş başkanıydı. Terörün, şiddetin ve batıya öykünmenin kol gezdiği fırtınalı bir devirde; üstad, yalnızca varlığıyla koca bir jenerasyonun kaybolup gitmesine de mani oldu. Üstad Necip Fazıl, hayattaki en büyük gayesinin; tarihini, lisanını, dinini, aslını bilen fikir Mehmetçikleri yetiştirmek olduğunu söylemiştir. Gençlerin okumasından, araştırmasından, medeniyet kıymetlerine sahip çıkmasından sürekli mesrur ve memnun olmuştur.” (HABER MERKEZİ)

Kaynak: Gazeteduvar

Erdoğan: Bu mükafatlar fikir ve sanat dünyamızın zorbalarına karşı açılmış bir bayraktır yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

TÜİK datalarına nazaran, 2021 Kasım’da yıllık tüketici enflasyonu yüzde 21,31 iken, cümbüş ve kültür harcamalarındaki yıllık enflasyon yüzde 13,96 oldu. Cümbüş ve kültürdeki bu artış haberleşme, giysi ve ayakkabı ile alkollü içecekleri geride bıraktı. Hanehalkının kültür harcamaları içinde sinema ve tiyatronun hissesi azalırken, kültür harcaması TV ekipmanı harcamalarından ibaret kalıyor.

Son yıllarda artan pahalılıktan ötürü temel gereksinimlerini karşılamakta zorlanan yurttaş için kültürel harcamalar lüks haline geldi.

Mevcut taban fiyatın açlık sonunun altında kaldığı Türkiye’de bir tiyatro bileti 200 lirayı buluyor. Hal bu türlü olunca, pandemiden evvelki devir de dahil olmak üzere, sinema ve tiyatro biletlerinin fiyatları arttıkça seyirci sayısındaki azalma dikkat çekiyor.

SİNEMA BİLETLERİNE BİR YILDA YÜZDE 22,7 ARTIRIM

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) datalarına nazaran, 2017’de ülke genelinde ortalama 15,8 TL olan sinema biletleri 2018’de 17,5 TL’ye, 2019’da 21 TL’ye ve 2020’de 21,6 TL’ye yükseldi. TÜİK’in dün açıkladığı enflasyon bilgilerine nazaran, sinema biletleri 2021 Kasım prestijiyle 26,5 TL’ye çıktı.

Birebir devir aralığında seyirci sayısındaki değişime bakıldığında ise, sinema seyircisinin 2017’den 2018’e yüzde 5.4, 2018’den 2019’a yüzde 12.8 azaldığı görülüyor. Bu oran, pandeminin büyük darbe vurmasıyla 2019’dan 2020’ye yüzde 69.5 oldu.

Seyirci sayılarının 2020-2021 aralığında nasıl seyrettiğine ait bilgi ise şimdi açıklanmadı.

TİYATRO SEYİRCİSİ YÜZDE 43,1 AZALDI

TÜİK’e nazaran, tiyatro bilet fiyatları ise son 5 yılda 27,4 TL’den 67 TL’ye yükseldi. Fakat gerek sinema gerek tiyatro fiyatları TÜİK’in enflasyon husus sepetine eklediği ülke genelindeki ortalama fiyatlar… Halihazırda bir sinema bileti 50 lirayı, bir tiyatro bileti ise 200 lirayı aşabiliyor.

Tiyatro seyirci sayısına bakıldığında ise, 2019-2020 dönemindeki seyirci sayısının 2018-2019 dönemine nazaran yüzde 43,1 azalarak 4 milyon 492 bin 293’e düştüğü görülüyor. Bu sayı, 2018-2019 döneminde ise, 2017-2018 dönemine nazaran yüzde 0,7 ile sonlu bir artış kaydetmişti.

Bunun yanı sıra, mevcut datalar kültür ve cümbüş enflasyonundaki artışın sürdüğünü ortaya koyuyor.

TÜİK’in 2021 Kasım TÜFE datalarına nazaran, cümbüş ve kültür enflasyonundaki yıllık artış yüzde 14 ile haberleşme, giysi ve ayakkabı ile alkollü içeceklerdeki enflasyonu geride bıraktı.

KÜLTÜR HARCAMASI TV EKİPMANINDAN İBARET

Tekrar TÜİK’in hafta ortasında açıkladığı ‘Kültür İktisadı ve Kültürel İstihdam İstatistikleri, 2020’ bilgilerine bakıldığında da, hanehalkının ‘kültür harcaması’ ismi altında yaptığı harcamaların ‘televizyon ve ekipmanı’, ‘radyo, CD çalar ve başka elektro akustik aletler’, ‘görsel ve işitsel fotoğraf ve data sürece ile ilgili araçların onarımı’ndan ibaret kaldığı görülüyor.

Bu bilgilere nazaran ayrıyeten, hanehalkının yıllık kültürel harcamaları içinde sinema, tiyatro ve konserin hissesi 2019’da yüzde 6,2 iken, 2020’de 2’ye geriledi.

PANDEMİDE SİNEMALARDAN 42 BİN SİNEMA EKSİLDİ

Öte yandan, salgın nedeniyle 2020 boyunca çok az açık kalabilen sinema ve tiyatrolar, önemli biçimde kan kaybetmişti.

TÜİK’in Sinema, Tiyatro, Opera, Bale, Orkestra, Koro ve Topluluk İstatistikleri, 2020 dataları de  geçen yıl ortalama her 100 sinema salonundan yaklaşık 5’inin kapandığını ortaya koyuyor.

Bu kapsamda, bölüm işçileri ya günlüğü 47 TL’ye tekabül eden fiyatsız müsaadeye ayrıldı ya da işsiz kaldı. Sahne sayısı azaldı. Pandemi bitse de ülkedeki 2 bin 950 sinema salonunun ne kadarının ayakta kalabileceği büyük bir soru işareti oluşturdu.

TÜİK’in birebir verisinin ayrıntılarına bakıldığında da şu datalar göze çarpıyor:

• Gösterilen sinema sayısı 2020’de 2019’e nazaran yüzde 62 azaldı. 2019’de 68 bin 386 olan sinema sayısı, 2020’de 25 bin 960’a indi.

• Tıpkı devirde gösterilen yerli sinema sayısı yüzde 62,2 azalarak 10 bin 978 olurken, gösterilen yabancı sinema sayısı yüzde 61,9 azalarak 14 bin 982 oldu.

Kaynak: TÜİK

• Tiyatro salon sayısı 2019-2020 döneminde, 2018-2019 dönemine nazaran yüzde 20,1 azalırken, tiyatro salonu koltuk sayısı yüzde 24,5 azaldı. Buna nazaran; 2019-2020 döneminde tiyatro salon sayısı 720 olurken, tiyatro salonu koltuk sayısı 267 bin 857 oldu.

• Opera ve bale seyirci sayısı 2019-20 döneminde, bir evvelki döneme nazaran yüzde 20,5 azalarak 256 bin 63 oldu.

• Orkestra seyirci sayısı geçen döneme nazaran yüzde 29,5 azalarak 100 bin 260’a, koro seyirci sayısı yüzde 48,5 azalarak 26 bin 96’ya, topluluk seyirci sayısı ise yüzde 59,3 azalarak 33 bin 613’e düştü.

Kaynak: Sözcü

Geçim sıkıntısından kültürel aktifliğe sıra gelmiyor yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.