Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Manisa’da bu akşam miting düzenledi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Beraber, birlikte yeni bir tarih yazacağız. İnanın. Bu ülkenin huzuru için, barışı için, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye için, herkesin huzuru içinde yaşadığı bir Türkiye için birlikte tarih yazacağız. Bunun için 14’ünde hep birlikte sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız. Özellikle gençler… Sizden söz istiyorum. Ayrışmadan, beraber, birlikte, oyun havası içinde huzur içinde oyumuzu kullanacağız. Bölünmeyeceğiz, ayrışmayacağız, birlikte demokrasiyi yeniden inşa etmek için sandığa gideceğiz ve dünya siyaset tarihine çok ama çok önemli bir not bırakmış olacağız.

“100 BİN ÖĞRETMENİN ATAMASINI YAPACAĞIZ”

Gençlerin dünya kadar sorunu var. Üniversiteyi bitirmiş, işsiz. Üniversitede okuyor gelecek hakkında kaygılı ve umutsuz. Bunların tamamını değiştirmemiz lazım. Gençlere umut vermek lazım. Kendi ülkelerinde çalışmak, kendi ülkelerinde kazanmak gibi bir onuru onlara yaşatmak lazım. Bunun için mücadele veriyorum ve söz veriyorum bütün köy okullarını yeniden açacağız ve cumhuriyetin 100. Yılında 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. 100 bin öğretmen demek 100 bin evladımızın okula başlaması demek. Dolayısıyla onları mutlu edeceğiz. Köylerde öğretmen olacak, köylerde akil insan olacak herkes gelecek öğretmene danışacak. Dolayısıyla genç arkadaşlarımız, kırsaldan başlayarak kente kadar yaşayacakları bir süre içerisinde bizim evlatlarımıza hizmet etmiş olacaklar.

“ÜZÜMÜN KİLOSU 2 DOLAR KARŞILIĞININ ASLA ALTINDA OLMAYACAK”

Sizin dünya çapında ünlü bir üzümünüz var, çekirdeksiz üzümünüz var. Onu da gayet iyi biliyorum. Üreticilerin sorunlarını da biliyorum. İnanın, her halükarda, en kötü olasılıkta kilosu 2 dolar karşılığının asla altında olmayacak. Çiftçiyi ezdirmeyeceğiz. Üreticiyi ezdirmeyeceğiz. Asla… Çünkü, o üretiyor, o çalışıyor, alın teri döküyor. Onun alın terinin karşılığını vermemiz lazım. Onları toprağa küstürürseniz hepimiz aç kalırız. O nedenle bunlar gidiyorlar Fransa’da, Güney Amerika’dan buğdaydan tutun yulafa, mısıra, canlı hayvan, et… Hepsi dışarıdan geliyor. Biz bunların tamamını üretebiliriz. Tamamını bizim insanımız kazanabilir. Dolayısıyla biz, yeni bir hamleyi başlatacağız. Yeni bir üretim hamlesini başlatacağız. İstihdam hamlesini başlatacağız. Türkiye’yi kendi bölgesinde en güçlü ülke haline getireceğiz. Göreceksiniz beş yıl içinde Türkiye’nin çehresi değişecek. Beş yıl içinde kendi içinde barışık ve güzel hizmet eden bir yönetimle uyum içinde çalışan bir Türkiye ortaya çıkacak. Sana söz veriyorum bunların tamamını yapacağım.

“DEVLET, KADROLU İŞÇİ ÇALIŞTIRIR”

Endişelenmeyin. Devlet, taşeron işçi çalıştırmaz. Devlet, kadrolu işçi çalıştırır. Eğer taşeron işçi varsa o devletin saygınlığına o devletin saygınlığına gölge düşürür. Dolayısıyla aynı şey öğretmen için de var. Kadrolu öğretmen, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen ne demek ya? Öğretmen, öğretmendir. Kadroludur, aylığını alır mesele biter. İşçi, işçidir. Taşeron işçi devlette olmaz. Onun mücadelesini uzun yıllardır veriyorum. Bir kısmı yapılmadı; yaklaşık 150 bin taşeron işçisine kadro vereceğiz. Söz veriyorum. Bay Kemal sözü…

“SOSYAL DEVLETİ YENDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

Atanmayan uzman çavuşlar, memuriyete atama bekliyor. Bu sorunu da gayet iyi bekliyorum. Genç yaşta ayrılıyorlar ve bunlar iş bulamıyorlar. Terörle mücadele eden bu insanları aç ve açıkta bırakıyoruz bunu da biliyorum. Hiç endişelenmeyin devlet dediğiniz sosyal devlettir. Fakirin fukaranın yanında duran devlettir. Devlet dediğiniz işsizin hakkını savunan işsize iş bulan devlet demektir. Sosyal devleti yenden ayağa kaldıracağız ve bu sorunu da çözeceğiz. Hiç unutmayın.

“EFENDİM ÇALIYORLAR AMA İŞ YAPIYORLAR…”

Bir şey daha… Şimdi deniyor ki bazen dönüyorlar. Bunlar iyi adam; çalıyorlar ama iş yapıyorlar. Allah aşkına herhangi bir esnafı düşünün. Kendi dükkanında çalan bir adamı çalıştırır mı? Çalıştırmaz. Çaldığın şey, benim gelirim. Şimdi aynı şeyi devlet için de düşünün. Devleti yönetiyorlar. Efendim çalıyorlar ama iş yapıyorlar. Bu kul hakkı yemektir ve buna izin vermektir. Çalmayan insanların iktidarını getireceğiz; halkın iktidarını getireceğiz. Bir de çalmayan, namusuyla iş yapan insan gelsin.

“O BEŞLİ ÇETELERİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİM”

22 yıl… Yeter artık. Bu millet, soğana muhtaç edildi. Allah aşkına ya… Mutfaklarda yangın var onu da biliyorum. Ama hepsini ama hepsini çözeceğiz. Bakınız bunların döneminde Türkiye soyuldu. 418 milyar doları iç ettiler. O parayı son sentine kadar Türkiye’ye getireceğim. O beşli çetelerin burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimse şüphe duymasın. Diyorlar ki bu paraya nasıl getireceksin? Bay Kemal bunların hepsini bilir. Çünkü, 27 buçuk yıldır devlette çalıştım; hesap uzmanlığı yaptım. Hukuksa hukuk alacağız parayı kendi ülkemize getireceğiz.

‘EHLİYET AFFI’ AÇIKLAMASI

‘Şoföre söz ver cumhurbaşkanım’ diyor. ‘Ehliyet affı ailesi’ diye… Biliyorum bundan haberim var. O konuda gittiğim yerlerde söyledim. Bir sefere mahsus olmak üzere o affı getireceğiz. Biliyorum bu sorun, ciddi bir sorun. Dolayısıyla bunun çözülmesi lazım. Bu sözü veriyorum. Mutlaka af gelmesi lazım. Şoförün direksiyonunun başında olması lazım. Direksiyon sallıyor, alın teri döküyor, onun gelirini kısıtlamamamız lazım. Söz… Bay Kemal sözü. O çıkacak. Hiç endişe etme.

“BİZİM İKİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR”

Bütün Manisa bilsin. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bayrak ve vatan. Bayrak ve vatan bizim için vazgeçilmezdir. Bir sürü yalan, bir sürü iftiralar. Yok masanın altı yok masanın üstü… Bunların hiçbirisine inanmayın. Çünkü, altı lider beraberiz, altı lider halkın karşısına çıkıyoruz. Altı lider, cumhurbaşkanı yardımcısı… Ayrıca Mansur Başkan ve Ekrem Başkan da Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Sizlere hizmet edeceğiz. Sonuna kadar hizmet edeceğiz. Kul hakkı yemeyeceğiz ve kul hakkı yedirmeyeceğim. Bunu da bilmenizi isterim.”

YENİ SEÇİM MÜZİĞİ…

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını sonlandırırken yeni seçim şarkılarını da ilk kez Manisa’da dinletti. ‘Haydi’ isimli seçim şarkısıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu akşam yeni bir müziğimiz başlayacak. 6 liderle beraber çektiğimiz, iki büyükşehir belediye başkanı ile çektiğimiz güzel bir müziğimiz var. İlk kez Manisa’da sunuyoruz” dedi.

Çankaya İmrahor Mahallesi Temizlik İşleri Şantiyesi’nde, Çankaya Belediyesi ile ÇANPAŞ çalışanlarını kapsayan toplu iş sözleşmesi imza töreni düzenlendi.

Törene, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Genel İş Başkanı Remzi Çalışkan, DİSK Genel İş Çankaya 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Yıldırım, Çankaya Belediyesi Meclis Başkan Vekili Özgür Erdem İncesu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Çankaya İlçe Başkanı Fahri Yıldırım, Çankaya Belediyesi Meclis üyeleri ve ÇANPAŞ işçileri katıldı.

“BUGÜN TARİHİ BİR GÜN YAŞIYORUZ”

Konuşmasına “Sizler benim canımsınız, sizler benim yoldaşımsınız, sizler benim ciğerimsiniz bunu böyle bileceksiniz” diye başlayan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, genç yaşta hayatını kaybeden Park Bahçeler Müdürlüğü çalışanı Bülent Gülay’a Allah’tan rahmet diledi.

Taşdelen, “Bugün ÇANPAŞ emekçileri, Çankaya Belediyesi ve aynı zamanda Türkiye’deki taşerondan geçen tüm işçi kardeşlerim adına tarihi bir gün yaşıyoruz. Bugün Çankaya Belediyesi olarak imzaladığımız iş sözleşmesi tarihi bir toplu bir iş sözleşmesidir” dedi.

“SİZE BAKTIĞIMDA KALORİFER İŞÇİSİ DEDEMİ GÖRÜYORUM”

Eksi Çankaya Belediye Başkanı merhum Doğan Taşdelen’in toplu iş sözleşmelerinde öncü olduğunu hatırlatan Alper Taşdelen, “Ben de onun oğlu olarak sizin sadece başkanınız değil, arkadaşınız, yoldaşınızım. Rahmetli Hüseyin dedem bir kalorifer işçisiydi. Ben aynı zamanda bir kalorifer işçisinin torunuyum. Ben bir Belediye Başkanı olarak bütün işçi kardeşlerime baktığımda dedemi görüyorum” diye konuştu.

“İMAR, BELDE, ÇANPAŞ AYRIMI ARTIK OLMAYACAK”

İmzaladıkları toplu iş sözleşmesiyle destan yazdıklarını belirten Taşdelen, şunları kaydetti:

“Bu toplu sözleşme ile ÇANPAŞ işçilerini, İmar ve Belde çalışanları ile eşit hale getirdik. Eşit işe eşit ücret. İmar, Belde, ÇANPAŞ ayrımı artık olmayacak. Bu sözleşme Türkiye açısından da bir rekordur. Yüzde 134 ile yüzde 147 arasında taban yevmiyelerimizde artış sağladık. 15+15 olan ikramiyelerimizi 30+30’a çıkardık. Özel güvenlikteki kardeşlerimize 40 saat verdik. Cumartesini hafta sonu yaptık. Yaptığımız toplu iş sözleşmesiyle yol, yemek dâhil en düşük net maaş 14.375 lira olmuştur. Bu bir rekordur. Bunun altında benim imzam olmasından onur duyuyorum. Çünkü sizler benim yoldaşımsınız, canımsınız. Sizin en yüksek maaşı almanız benim onurumdur. Ben işçi dostuyum. Ben işçi oğluyum. Ben işçi torunuyum. Ananızın ak sütü gibi helal olsun. Yaşasın DİSK, yaşasın Genel-İş, yaşasın özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk aydınlığı.”

Genel İş Başkanı Remzi Çalışkan ile DİSK Genel İş Çankaya 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Yıldırım da Taşdelen’e teşekkür etti. Konuşmaların ardından Taşdelen ile Çalışkan toplu iş sözleşmesini imzaladı.

Top investors including Vanguard, face pressure from Republican US politicians over use of ESG factors in investments.

Vanguard Group Inc is pulling out of a leading investment-industry initiative on tackling climate change, the world’s biggest mutual fund manager has said, explaining it wants to demonstrate independence and clarify its views for investors.

Top investors, including Pennsylvania-based Vanguard, face mounting pressure from United States Republican politicians over their use of environmental, social and governance (ESG) factors in picking and managing securities.

One focus of criticism has been the effort known as the Net Zero Asset Managers (NZAM) initiative, launched in late 2020 to encourage fund firms to reach net zero emission targets by 2050 and limit the rise in global temperatures. As of November 9, NZAM counted 291 signatories representing some $66 trillion in assets under management.

The exit from the initiative by Vanguard, which manages about $7 trillion in assets, is a blow to efforts to organise industries to move away from fossil fuels, despite the fact Vanguard insisted it “will not affect our commitment to helping our investors navigate the risks that climate change can pose to their long-term returns”.

As recently as May, Vanguard was touting commitments it had made in line with NZAM’s goals. On Wednesday, Vanguard posted a statement on its website saying industry initiatives like NZAM can create confusion.

“We have decided to withdraw from NZAM so that we can provide the clarity our investors desire about the role of index funds and about how we think about material risks, including climate-related risks – and to make clear that Vanguard speaks independently on matters of importance to our investors,” Vanguard said in the statement.

Closely held Vanguard did not make executives available for comment. But its statement addresses a criticism from some investors and US Republican officials that efforts like NZAM go against antitrust rules. That concern had already led NZAM’s United Nations-affiliated parent to soften a policy on fossil-fuel financing.

Vanguard’s rivals, including BlackRock Inc, have taken the opposite stand and said their NZAM participation does not conflict with their independence. A BlackRock spokesman said on Wednesday the company remains part of NZAM.

Daniel Wiener, chairman of Adviser Investments in Newton, Massachusetts and a longtime Vanguard observer, said the firm’s withdrawal showed it lacked a strong leader on ESG issues that BlackRock has in its CEO, Laurence Fink.

“Backing out of this thing is simply Vanguard blowing with the winds of constant change. They don’t have a strong personality like Fink to champion a cause,” Wiener said.

Kirsten Snow Spalding, a vice president at sustainability nonprofit Ceres, an NZAM founding partner, said in a statement: “It is unfortunate that political pressure is impacting this crucial economic imperative and attempting to block companies from effectively managing risks – a crucial part of their fiduciary duty.”

Lara Cuvelier, a campaigner at Reclaim Finance, said NZAM now can push harder for change.

“Vanguard was never serious about implementing its net zero commitment,” Cuvelier said in a statement.

The sharp rise in people moving to the UK is driven by an increase in the number of non-European Union nationals.

Net migration to the United Kingdom has climbed to a record half a million, driven by a series of “unprecedented world events”, including the war in Ukraine and the end of lockdown restrictions, according to the Office for National Statistics (ONS).

About 504,000 more people are estimated to have moved to the UK than left in the 12 months to June 2022, up sharply from 173,000 in the year to June 2021.

Other factors contributing to the jump include the resettlement of Afghan refugees, the new visa route for British nationals from Hong Kong, and students arriving from outside the European Union.

A total of 1.1 million people are likely to have migrated to the UK in the year to June, the majority – 704,000 – from outside the EU.

By contrast, 560,000 people are estimated to have migrated from the UK in the same period, almost half of them – 275,000 – going back to the EU.

The imbalance means that, while far more non-EU nationals are likely to have arrived in the UK than left during these 12 months, the reverse is true for EU nationals, with more leaving than arriving.

Change in patterns

Jay Lindop, ONS deputy director of the Centre for International Migrations, said: “A series of world events have impacted international migration patterns in the 12 months to June 2022. Taken together these were unprecedented.

“These include the end of lockdown restrictions in the UK, the first full period following transition from the EU, the war in Ukraine, the resettlement of Afghans and the new visa route for Hong Kong British nationals, which have all contributed to the record levels of long-term immigration we have seen.

“Migration from non-EU countries, specifically students, is driving this rise. With the lifting of travel restrictions in 2021, more students arrived in the UK after studying remotely during the COVID-19 pandemic.

“However, there has also been a large increase in the number of people migrating for a range of other reasons. This includes people arriving for humanitarian protection, such as those coming from Ukraine, as well as for family reasons.

“The many factors independent of each other contributing to migration at this time mean it is too early to say whether this picture will be sustained.”

Brexit

Concerns over the effect of immigration were one of the big drivers behind Britain’s vote to leave the EU in 2016, with then-Prime Minister David Cameron repeatedly pledging to get net migration levels below 100,000 a year.

The previous record high for net migration was just above 330,000 in 2015.

Separate figures released by the British government on Thursday showed 33,029 people were detected arriving by small boats across the Channel between January and September this year, with 61 percent of those people arriving over the summer in the months July to September.

The month of August saw the highest number of small boat arrivals of any month since data has been collected, it said.