#Elif #Kaya #kimdir #nereli #kaç #yaşında #Elif #Kaya #hastalığı #nedir #Şarkılar #Bizi #Söyler #konuğu #Elif #Kaya #kimdir

Elif Kaya kimdir, nereli, kaç yaşında? Elif Kaya hastalığı nedir? Şarkılar Bizi Söyler konuğu Elif Kaya kimdir? yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

#Yapay #tatlandırıcı #eritritol #için #kalp #damar #hastalığı #felç #uyarısı

Yapay tatlandırıcı eritritol için kalp damar hastalığı ve felç uyarısı yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Coronavirüs nedeniyle uyuz hadiselerinde son yıllara nazaran artış yaşanıyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Ali Güzelsoy, kaşınma şikayetiyle hastaneye başvuran hastaların yarısına uyuz tanısı koyduklarını söyledi.

Halk ortasında “uyuz” olarak bilinen scabies hastalığı Adana’da son günlerde artış gösterirken, uzmanlar aile içi bulaşa ve kapalı ortamda uzun mühlet kalmaya dikkat çekti.

Yüreğir Devlet Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ali Güzelsoy, bahisle ilgili açıklamalarda bulundu. Güzelsoy, coronavirüsle birlikte hastalığın artışa geçtiğini belirterek, “Corona virüsten evvel de vardı lakin korona virüsle birlikte olaylar daha da arttı. Uyuz hastalığının temel bulaşma metodu temas. Ya tensel ya da kıyafet, yatak ve çarşafla temas. Bulaşması için en az 15-20 dakika temas etmek lazım. Tokalaşmakla uyuz hastalığı bulaşmaz” diye konuştu.

“GEZDİĞİ YERLERDE TÜNEL YAPAR”

Uyuz hastalığının hekimlerin müşahede ve muayenesi sonucu teşhis edildiğinin altını çizen Güzelsoy, “El bilekleri ve parmaklarda ki lezyonlardan tanıyı koyuyoruz. Uyuz böceği gezdiği yerlerde tünel yapar. Deride kabarcıklar oluşur.

Dişi uyuz böcekleri de yumurta bırakır. Bu da kaşıntıyı arttırır. Uyuz hastalığının temel özelliği gece kaşıntısıdır. Bilhassa sıcak ortama girince uyuz böceği hareketlendiği için daha çok kaşıntı olur. Yetişkin bir beşerde ortalama 10-15 uyuz böceği bulunur” tabirlerini kullandı.

“HAYVANDAN BEŞERE BULAŞMAZ”

Uzm. Dr. Ali Güzelsoy, evcil hayvanlardan insanlara uyuz bulaşmayacağını da söyledi. Uyuz böceğinin kalabalık ve kapalı ortamları sevdiğini belirten Güzelsoy, “Pandemi ortamında herkes meskenlere kapandı. Dışarı çıksalar bile kapalı ortamda durma vakti daha çok arttı. Bir mühlet okullar kapalı kaldı ancak okulların açılmasıyla birlikte konuttan okula, okuldan meskene uyuz böceği taşıması çoğaldı” dedi.

“KİŞİSEL PAKLIĞA DİKKAT”

Kaşınma şikayetiyle hastaneye başvuran hastaların yarısına uyuz tanısı koyduklarını belirten Ali Güzelsoy, daha sonra şunları söyledi:

“Kaşıntı şikayetleri başladığında kesinlikle vatandaşlar doktora gitmeli. Eczaneden krem alıp sürmeye başlamayacaklar. Uyuz bulaştığı vakit birinci sefer bulaşıyorsa 2 haftayla 6-8 hafta ortasına kadar hastalık yapma süreci var. Daha evvel uyuz geçirmişseniz bu mühlet yalnızca 4 güne düşüyor. Onun için bir kaşınma hissettiyseniz ve bu kaşınma ailede yaygınsa direk doktora gelmelisiniz.

Tedavi sırasında da söylenen her şeye uymalısınız. Zira çok fazla salgın var. İlaçları hekimlerin söylediği dozda kullanmazsanız hastalığı yenemezsiniz. Gün içerisinde baktığımız hastaların neredeyse yarısına uyuz tanısı koyuyoruz. Şahsî paklığa çok dikkat etmek lazım. Kıyafetleri en az 60 derecede yıkamalılar. Yıkanmayacak kıyafetleri de dışarıda 1 hafta havalandırmalılar.” (İHA)

Kaynak: Sözcü

Corona sonrası artan ‘uyuz’ için bir ihtar daha yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Korona virüsü ortaya çıkmasının üzerinden 3 yıl geçti. Milyonlarca insanın hayatını karartan virüs bir yandan da evrimleşiyor, mutasyon geçiriyor. Birtakım mutasyonlar daha öldürücü olurken, kimileri ise bulaşıcılığı artırıyor. Bugün dünya çapında en tesirli olan varyant ise Omicron. Bilim beşerlerine nazaran Omicron varyantı bulaşıcılığı başka varyantlara nazaran daha süratli lakin öldürücü değil. Bu nedenle Sıhhat Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla, 15 gün olan izolasyon süreci bir haftaya düşürüldü. Lakin bu karar, reaksiyonlara neden oldu.

Alınmayan her tedbirin bedeli binlerce olay, yüzlerce vefat olarak hekimlerin karşısına çıkıyor. Pandeminin başından beri alınması gereken tedbirler hakkında daima açıklamalar yapan lakin iktidar tarafından dikkate alınmayan tabipler İstanbul Tabip Odası’nda bir toplantı daha yaptı. Açıklamayı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, Prof. Dr. Pinar Saip ve Dr. Güray Kılıç birlikte yaptı.

İstanbul Tabip Odası Genel Lideri Prof. Dr. Pınar Saip, omicron varyantı sonrasında tabipler ortasında Covid-19 geçirme sıklığı, seyri, aşılama oranları ve kurumlarında alınan tedbirleriyle ilgili 14-24 Ocak tarihleri ortasında bir anket yaptığını açıkladı. İTO tarafından yapılan ankete yarısı erkek, yarısı bayan 3 bin 895 tabip yanıt verdi. Ankete katılanların yüzde 24’ü özel hastanelerde, yüzde 15’i eğitim ve araştırma hastanelerinde, yüzde 13’ü de üniversite hastanelerinde çalışıyor. Aile hekimliği ve işyeri hekimliğinde çalışanların oranları da yüzde 10 olarak kaydedildi.

TABİPLER ORTASINDA AŞILAMA DURUMU NEDİR?

Saip, anketle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Ankete katılan tabiplerin yüzde 45’i 4 doz, yüzde 41’i 5 doz aşı yaptırmış. Toplam yüzde 96 tam aşılılar. Aşı olmayan doktor sayısı yüzde 1’den az. Sdece yüzde 0,67. Aşı sonrası tabiplerin yüzde 90’ında yan tesir ya hiç olmamış ya da günlük hayatı etkilemeyecek halde görülmüş. Ağır önemli yan tesirler yalnızca yüzde 7 oranında. Tabiplerin yüzde 33’ü Covid-19 geçirmiş durumda. Bu Türkiye nüfusu ile kıyaslandığında yüzde 15’i olarak kaydedildi. Bilhassa aşı sonrasında ağır bakımlara yatma oranı doktorlar ortasında yüzde 0,26’dır. Şu anda 4 tabip arkadaşımız ağır bakımda. İkisi aşısız, biri kronik hastalığı olan bir doktor, oburunun ise aşı durumu bilinmemektedir.

Kurumlara baktığımızda, havalandırmanın yetersiz olduğu kurum yüzde 73. Genel olarak Covid tedbirleri sıhhat kurumlarında yalnızca yüzde 32 oranında. Birçoğunda kısmen kâfi. Yetersiz diyenler de yüzde 13. Aşılanma sonrasında doktor vefatlarında ve ağır bakım oranında önemli azalmalar oldu. Artık hem iktidarın hem belediyelerin de bu hususta kâfi aşı kampanyaları yapmadığını düşünüyoruz. Toplumu aşılanmaya bir kere daha çağırıyoruz. Maalesef iktidar tedbirleri almamakta.”

‘AŞI OLUN’ DAVETİ: TABİPLER TÜKENDİ

Aşı daveti yapan Saip, tabiplerin tükendiğini söyledi: “Hastaneler ve ağır bakımlar doluyor. Öteki hastanelerde misyonlu sıhhat çalışanları Covid hastanelerine kaydırılıyor. Bu yüzden olağan hastalık hizmetleri öbür hastanelerde de verilemez duruma geldi. Bu da vefat oranını genel olarak artırmaktadır. Ağır hastalık geçirmemek için iktidarın kapalı ortamlara ve girişlere aşılama mecburiliği getirmelidir.”

‘İNSANLARIN VEFATLARINI SEYRETMEK ÇOK ACI’

“Gerçekten ülkede her kelamı söyleyen bir cumhurbaşkanımız var” diyen İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu ise şunları söyledi: “’Hastanelerimiz tıkanmadı. Hastanelerimizde yer var’ diyor. Hastanelerde yer olması, tıkanma olmaması hastalığın denetim altına alınmamasına neden oluyor. Beşerler hastalığı doğal seyri ile geçirmeye ve ölmeye devam ediyorlar. Nasıl olsa yaşlı, nasıl olsa kronik hastalığı var diye insanların vefatlarını seyretmek çok acı. Bu salgının aç-kapa yollarıyla sonsuza kadar sürdürülemeyeceğini biliyoruz. Aşılamanın daha önemli ele alınması gerekiyor. Bilhassa 5-15 yaş ortasındaki çocukların aşılanması kesinlikle sağlanmalı. Aşıların tesirli ve inançlı olduğu biliniyor. Çocukları hastalıktan değil aşılardan muhafaza tavrı terk edilmeli. Hastalık denetimden çıkmış durumda.”

TALEPLER DİKKATE ALINIYOR MU?

“Sağlık Bakanlığına bir dizi tekliflerde bulundunuz. Hangi teklifleriniz dikkate alındı yahut uygulandı?” sorusuna Küçükosmanoğlu şu karşılığı verdi: “Bunlar zati dikkate alınmayan taleplerimiz. Daha evvelki taleplerimizden bir tanesi aşı temin edilmesi istikametindeydi. Bir orta aşı temin edilmiyordu ve biz aşılamaya geç başladık. Bugün karşılanmasını istediğimiz önlemler yerine getirilmediği için açıklamalarımıza devam ediyoruz. Basitçe yapılabilecek şeyler. Örneğin çocukların aşılanmasına süratli başlanabilir. Yapmalarını umuyoruz ve yeterli niyetimizi koruyoruz.”

Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası İdare Heyeti Üyesi Dr. Güray Kılıç okudu. Açıklamanın satır başlıkları şöyle:

OLAY SAYILARINDA ARTIŞ GÖZLENİYOR: Covid-19 pandemisinin ikinci yılını doldurmak üzere olduğumuz şu günlerde, Omicron varyantının oluşturduğu yeni dalga adeta bir tsunami üzere tüm dünyayı ve ülkemizi tesiri altına almıştır. Gerek Omicron varyantının artmış bulaşıcılık özelliği gerek kısıtlamaların azaltılması gerekse de kuzey yarım kürede kış periyodunun tesiriyle ülkemizde ve dünya genelinde olgu sayılarında yine artış gözleniyor. Birçok ülkede günlük olay sayıları rekor üstüne rekor kırarken; Türkiye’de resmî datalara nazaran test kısıtlamasına karşın günlük olay sayısı üç haftadır 60 binin üzerinde, test olumluluk oranı da hadise sayılarına paralel biçimde bir haftadır %15’in üzerinde seyretmektedir. Yeniden resmi datalara nazaran her gün 150-200 ortasında yani bir uçak dolusu insanımızı kaybediyoruz.

İSTANBUL PANDEMİNİN MERKEZ ÜSSÜ: Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın da itiraf ettiği üzere İstanbul haftalardır pandeminin merkez üssü haline gelmiş durumda. İstanbul’da olay sayısı yüz binde 1571 olarak açıklandı. Hastanelerde Covid servisleri ve ağır bakımlar doluyor. Yenileri açılıyor. Meslektaşlarımız artan iş ve hastalık yükü yanında, inançsız çalışma ortamı nedeniyle tükeniyor. En başından beri denetim edilemeyen salgın neredeyse kendi doğal seyrine bırakılmış durumda yayılmaya ve öldürmeye devam ediyor. Semptomu olmayan temaslılara test yapılmaması, izolasyon ve karantinanın büsbütün kaldırılması yahut müddetlerinin kısaltılması, aşısız yahut eksik aşılı şahısların test yaptırmadan kapalı alanlara girişi ve seyahati ile kısıtlamaların kaldırılması hastalığın yayılmasını hızlandırıyor. Yarıyıl tatili için yurdun dört bir yanına yayılan İstanbulluların hastalığın daha da yayılmasına yol açması beklenmelidir. Herkesin hastalığı geçirmesi sonucu toplumsal bağışıklık kazanılacağı beklentisinin bedeli daha fazla insanın mevti olacaktır.

OMİCRON ÖLÜMCÜL OLABİLECEĞİNİ GÖSTERİYOR: Omicron varyantının bir evvelki Delta varyantına nazaran daha hafif atlatıldığı istikametinde datalar mevcut olsa da bilhassa hastalığı geçirmeyen, aşısız ve hatırlatma dozu yapılmayanlar dâhil eksik aşılılarda hayli ölümcül olabildiğini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Bunun yanında Delta varyantı hala dolaşımdadır. Kronik hastalığı bulunan yahut ileri yaşlardaki bireylerin hem Delta hem de Omicron varyantına karşı kırılgan olduğu, aşının yüzde 100 hami olmadığı bilinmektedir. Öbür şahıslar hastalığı hafif geçirse bile hastalığı daha ağır geçiren daha fazla hastaneye yatan, daha fazla ölen bu dezavantajlı kümedeki şahıslara bulaşmasına neden olmaktadır.

Omicron sürecinde sıhhat çalışanlarının korunması ile ilgili önerilen düzenlemeler şöyle:

– Sıhhat çalışanı vefatlarında de aşısız ve eksik aşılı sıhhat çalışanları göze çarpmaktadır. Yasal düzenlemeler de kullanılarak tüm sıhhat çalışanlarının COVID-19’a karşı mecburî olarak tam aşılı olması sağlanmalıdır.

– Riskli alanlarda çalışan sıhhat çalışanlarına FFP2, FFP3, N95 gibisi ve üzeri koruyuculuğu olan maskeler parasız biçimde sağlanmalıdır.

– Atama bekleyen, ataması yapılmayan, kamu misyonuna hukuksuzca son verilen sıhhat çalışanlarının ataması derhal yapılmalıdır.

– Bağışıklık yetmezliği, kronik hastalık üzere riskli durumları olan sıhhat çalışanlarına risk durumuna nazaran kış ayları boyunca fiyatlı müsaade verilmelidir.

– İzolasyondaki sıhhat çalışanlarından yedinci günün sonunda hala hastalık belirtisi olanlarda izolasyon uzatılmalıdır (10 gün). Şayet kişinin belirtisi yoksa, mevcut izolasyon kuralları uygulanmalıdır (5. gün PCR negatifse yahut 7. gün işe dönüş).

TOPLUM İÇİN TEKLİFLER:

– Olayların saptanabilmesi için PCR testi yanında süratli antijen testi yaygın olarak kullanılmalıdır.

– Süratli antijen testi ve PCR testi ile saptanan olayların aşı durumları göz önüne alınarak testi negatifleşenlerde 5 gün, hastalık belirtileri olanlarda 10 güne kadar izolasyon uygulanmalıdır.

– Kapalı ve kalabalık ortamlarda çalışanlar için aşı zaruriliği getirilmelidir.

– Aşı kartı uygulaması ile aşısız yahut eksik aşılıların kalabalık ortamlara girişine müsaade verilmemelidir.

– 5-11 yaş ortası çocuklar için aşılama başlatılmalıdır.

– Bağışıklık yetmezliği, kronik hastalık üzere riskli durumları olan tüm çalışanlara risk durumuna nazaran kış ayları boyunca fiyatlı müsaade verilmelidir.

– Maske kullanılması, mecburî olmadıkça kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunulmaması, kapalı alanların havalandırılması sağlanmalıdır.

Kaynak: Gazeteduvar

Doktorlar: Alınmayan tedbirler yüzünden beşerler ölüyor yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Van’da son günlerde artan uyuz hadiseleri halkı huzursuz ederken, uzmanlar aile içi bulaşmaya dikkat çekti.

Halk ortasında ‘uyuz’ olarak bilinen scabies hastalığı şikayetiyle hastanelerde hasta yoğunluğu yaşanıyor. Uzmanlar, son günlerde kentte artan uyuz hadiselerinin aile içi bulaştan kaynaklandığını belirtti.

ALERJİYLE KARIŞTIRIYORLAR

Kaşıntı ile ortaya çıktığı için birçok vakit kolay bir alerji diye düşünülüp vaktinde doktora gidilmemesi nedeniyle tedavi edilemeyen uyuz hastalığında geçen yıllara oranla artış gözlemlendi.

Kolay bir temas yoluyla dahi bulaşabilen uyuz hastalığındaki olay artışlarının geçmiş yıllara oranla arttığını belirten Lokman Doktor Van Hastanesi Dermotoloji (cildiye) Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yeşilova, bilhassa son aylarda günde 5 ila 10 ortası hastanın kaşıntı şikayetiyle hastaneye müracaatlarında uyuz tanısı konulduğunu söyledi.

BİLHASSA KIŞ AYLARINDA GÖRÜLÜYOR

Uyuz hastalığının bilhassa kış aylarında görüldüğüne dikkat çeken Yeşilova, “Özellikle toplu ömür alanlarında görülüp, bulaşma çok kolaydır. Ferdî eşyalarda bulaşabilen uyuz, hastalığı, el sıkışma durumunda ya da tıpkı yatağı kullanma üzere durumlarda da bulaşabilir. Bilhassa göbek etrafında, karında, koltuk altlarında, bacaklarda yahut el parmak ortalarında olup, akşamları sıcak artışıyla şiddetlenen bir kaşıntı mevcuttur. Çok süratli bir biçimde yayılan uyuz hastalığı, kesinlikle evvelden tespit edilip süratli bir biçimde tedavi edilmelidir. Tedavisi kolay olup, tedavi edilmediği vakit salgın biçiminde devam eder” dedi.

“KAŞINTININ GEÇMESİ 2 İLA HAFTA SÜREBİLİR”

Uyuz hastalığının tedavisinde sabırlı olunması gerektiğini de kelamlarına ekleyen Yeşilova, “Hastaya medikal tedavi ile birlikte bilhassa ferdî eşyalarını, yatak ve çarşafını kaynar suda kaynatıp bir hafta yahut 10 gün dışarıda kalacak biçimde bekletilmesi lazım. Tekrar mevcut elbiselerini kaynar suda kaynatması gerekir. Klinik olarak kaşıntının büsbütün kaybolması kimi hastalarda 2 ila 6 haftaya kadar sürebilir. Bu nedenle tedavide sabırlı olmak lazım. Yeniden aile fertlerinden rastgele birinin uyuz olması durumunda tüm aile fertlerinin de tedavi olması gerekiyor” sözlerini kullandı. (İHA)

Kaynak: Sözcü

Kentte uyuz hadiseleri arttı, halk huzursuz yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.

Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Furkan Borazan, bronşit hastalığının virüslerin sebep olduğu akciğer bronşçuklarının iltihabı ile ortaya çıktığını, bilhassa 2 yaş altı çocukları, sıklıkla da 3 – 6 ay ortası bebekleri etkilediğini söyledi.

Borazan, çocuk polikliniklerine en sık müracaat sebeplerinden birinin ‘bronşit’ olarak bilinen Akut Bronşioliti hastalığı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Çocukluk çağında sık görülen ve akciğerlerin küçük hava yollarında tıkanıklığa neden olan bronşiolit, bilhassa kış mevsiminde ortaya çıkıyor. Grip enfeksiyonlarının yanı sıra soğuk, nem, ani ısı değişiklikleri ve bilhassa sisli, kirli hava, mesken tozları, çiçek tozları ve çeşitli polenler bronşiolite neden olabiliyor. Akut bronşiolit, bilhassa iki yaş altı çocuklarda küçük hava yollarının iltihabi tıkanıklığı sonucu ortaya çıkan ve alt teneffüs yollarının en sık görülen hastalığıdır. Hastalığın birinci belirtileri; hapşırma ve burun akıntısı, iştahsızlık ve ateştir. Sık öksürük nefes alırken akciğerlerinde; zorlanma, hırıltılı ve çıtırtıya benzeri teneffüs sesi duyulabilir.”

Borazan, hastalığın virüslerin sebep olduğu akciğer bronşçuklarının iltihabı ile ortaya çıktığını, bilhassa 2 yaş altı çocukları, sıklıkla da 3 – 6 ay ortası bebekleri etkilediğini kaydetti.

“TEDAVİDE ILIK SU VERİLMELİ”

Hastalığın tedavisinin oksijeninin artırılması ve sıvı tüketimi olduğunu belirten Borazan, “Tedavide temel olan hava yollarının genişletilip oksijenlenmenin artırılması, beslenmenin devamı, kâfi ölçüde sıvı tüketimi ve hava yolu açıklığının temini için burun tıkanıklığının giderilmesidir. Bunun için bronş genişletici ilaçlar kullanılır. Tedavide antibiyotiklerin yeri sonludur. Antibiyotikler ateş varsa, akciğer sinemasında zatürre ile uyumlu iltihabı alan varsa, orta kulak iltihabı üzere komplikasyonlar mevcutsa kullanılmalıdır. Bebeğin başı yükseltilmeli, sık ve az ölçülerde beslenmeli, soluk alıp vermede zahmet, bebek daha fazla yorulmamalıdır. Bol sıvı bilhassa ılık su verilmelidir” formunda konuştu.

“TEMİZ VE HİJYENE DİKKAT EDİN”

Bronşit olan çocukların pak ve hijyenik bir ortamda tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çeken Borazan, şu sözlere yer verdi:

“Bebeğin bulunduğu ortam havalandırılmalı ve nemlendirilmelidir, bunun için buhar makinesi kullanılabilir. Asla bebeğin bulunduğu konutta sigara içilmemelidir. Akut Bronşiolitli hadiseler ayaktan yakın takip edilmelidir. Teneffüs meşakkati arttığında, teneffüs esnasında burun kanatlarının açılıp kapanması, nefes alıp verirken kaburga ortalarında çökmelerin olması durumunda yahut bebek beslenemediğinde hastanede yatarak tedavi edilmelidir. Ayrıyeten 3 ay altındaki bebekler, doğuştan kalp ya da akciğer hastalığı olan bebekler, 34 haftanın altında doğmuş prematüreler, genel durumu makus olan hastalar yatarak tedavi edilmelidir.”

Kaynak: Cumhuriyet

Kış aylarında çocuklarda bronşite dikkat! yazısı ilk önce SEVİ - HAYATTAN Bİ'HABER üzerinde ortaya çıktı.