Enflasyonun “köpüğü” alınabilecek mi?

Yüksek enflasyon başta vatandaş olmak üzere sanayiciden çiftçiye kadar tüm kesimleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Özellikle tüm dünyada artan enerji ve diğer girdi maliyetlerine ek olarak Türk Lirası’ndaki (TL) hızlı değer kaybı enflasyondaki tırmanışı hızlandırıyor.

Son olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan istatistiklere göre yıllık enflasyon 36.08 ile rekor seviyeye geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise önceki gün yaptığı konuşmada, “Kurdaki köpük gibi enflasyondaki köpüğü de süratle alarak ülkemizi bu görüntüden kurtaracağız. Kurdaki dalgalanma ve fahiş fiyatlar önümüzdeki çakıllar” ifadelerini kullandı. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de bugün yaptığı konuşmada enflasyonla mücadelenin açık yüreklilikle yapılması gerektiğini söyledi.

Peki uzun süredir Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında gelen enflasyon önümüzdeki süreçte nasıl bir rotada devam edecek?

Ekonomistlere göre bu sorunun cevabı bundan sonra uygulanacak para politikalarında gizli. Ancak şimdiye kadar verilen mesajlar bu politikaların da enflasyonu azaltmaktan çok arttıracağını gösteriyor.

“Aniden düşürmek zor”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ETÜ Öğretim Üyesi Atılım Murat’a göre enflasyondaki yükseliş trendini bir anda çevirmek hiç kolay değil.

Murat, “Hizmet enflasyonu yüzde 45 civarında, temel mallara baktığımızda da yüzde 120’lere ulaşan yükselişler var. Bir hasar oluştu. Bundan 4 ay önce kur 8 civarındaydı. Sonra 18’e yükseldi. Şimdi 13’e gerilese de aralık başına göre hala yüksek bir seviyede. O yüzden enflasyondaki köpük meselesi olaylara biraz da nereden baktığınıza bağlı. 10’lu seviyelerden 18’e fırladıktan sonra 13’e gerilemesine bir köpük silme olarak bakılabilir ama eksik” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu politikalarla imkansız”

“Enflasyonun köpüğünün” alınabilmesi için mevcut politikaların işe yaramayacağını belirten ekonomist Arda Tunca ise “Burada ne gibi yöntemlerin uygulanabileceğine bakacağız. Ve ekonomik gerçekliklerden biraz koptuğumuz ortada. Yine baskı yöntemlerini söyleyebiliriz. Bunların başında zabıtalar aracılığı ile yapılan denetimler var” dedi.

Tunca, değerlendirmesini “Bu tarz uygulamaların tarihte başarılı olduğu bir örnek yok. Bu uygulamalar enflasyonu düşürmüyor, aksine azdırıyor. Çünkü arz tarafında bir süre sonra sorunlar oluşuyor” diye sürdürdü.

“Bir süre daha devam edecek”

Dolar 18 TL’den 13 TL’ye geriledi. Peki fiyatlar neden aynı ölçüde düşmüyor? Atılım Murat, bu soruya şöyle yanıt verdi:

“Yeni yılla beraber temel girdilere zamlar geldi. Benzin, doğalgaz ve elektrikte yüklü zamlarla karşılaştık. Zaten kamunun zam yaptığı bir ortamda özel sektör indirim yapmaz.”

Ekonomide bir hasar yaşandığını belirten Murat’a göre yüksek enflasyonun getirdiği bir etki var. Önümüzdeki aylarda bir süre daha yüksek enflasyonun var olmaya devam edeceğini ifade eden Murat, “Ocak enflasyonu için yüzde 40-45 bandından bahsedebiliyoruz şu an. Şubat’ta da hafif bir yükselişle yüzde 50 bandını görebiliriz. Ancak bundan sonrası biraz da kurun seviyesine bağlı. Eğer kur mevcut seviyesinden ileri gitmezse sonrasında enflasyonun yükselişi durabilir. Sonra da yavaş yavaş yönünü aşağı çevirir. Yılı da yüzde 30’larda bitirebiliriz. Ancak bu kadar yüksek enflasyonun olduğu ortamda tahmin yapmak güçtür. Bu ortamda kurda yeni bir şokun yaşanmaması gerekiyor” diye konuştu.

“Sıkı para politikası gerekiyor”

Burada en önemli çözümün kapsamlı bir enflasyon programından geçtiğini anlatan Murat, en azından yılı yüzde 20’lerde bitirmeyi sağlayacak bir programa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Maliye ve para politikasında uyum gerektiğini vurgulayan Murat, ancak açıklanan metinlerde parasal sıkılaşmaya yönelik adımları göremediklerine de dikkat çekti.

Murat, “Para politikası gevşek kalacak gibi görüyoruz. Maliye politikası da genişletici şekilde sürecek. Düşük faiz hedefi de var. Bunlar varken kapsamlı bir program açıklansa bile inandırıcılıktan uzak olur. Bu nedenle sıkı bir para ve maliye politikası lazım. Ek olarak harcamaların kısılması şart. Ama o da zor daha dün Halkbank üzerinden esnafa yüzde sıfır faizle kredi verileceği söylendi. Bu da zaten hazine üzerinde bir yük demek. Bu adımlar sürdükçe biz yüksek enflasyondan kurtulamayız” uyarısında bulundu.

“Ekonomik değil siyasi söylemler”

Ekonomist Arda Tunca ise bu adımların iktisadı faaliyetlerden çok seçim adımı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kur ve enflasyon konusunda hükümet tarafından yapılan açıklamaların daha çok seçmen kitlelerini etkilemek üzerine kurulduğunu aktaran Tunca, “Bu söylemler artık seçim sathı mailine girdiğimiz bu dönemde oyları bir arada tutmak ve oy konsolidasyonuna yönelik hamleler. Zaten konuyu ekonomik kurallar dahilinde tartışmanın pek mantığı yok” görüşünü dile getirdi.

Tunca, “Merkez Bankası piyasadaki faizlerden kopmuş durumda. Politika faizi indiriliyor ama diğer tüm faizler artıyor. Enflasyon yukarı giderken piyasa faizleri söylendiği gibi düşmüyor aksine yükseliyor. Piyasa kendi dengesini bulmaya çalışıyor ama buna bir baskılama geldiğinde karşımıza yeni sorunlar çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin şu anki görünümüne göre 2022’de yüzde 50 enflasyonu göreceğini söyleyen ekonomistlere göre kurda bir değişim olmazsa yıl sonuna doğru yüzde 30’lara kadar bir çekilme olabilir. Ancak bu konuda hükümetin para politikasında hangi adımları atacağı çok belirleyici olacak.

Emre Eser

© Deutsche Welle Türkçe

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.